bilmiyordum
Hiç bilmiyordum
öylece bekliyordum sanki işim varmış ve iş çıkışı bir uğramışım gibi rakımı yudumluyordum yabancı müzik çalıyordu kulağımda benden başka birkaç müdavimi daha vardı barın aksaçlı alyüzlü adam mesela konuşmadan öylece oturur etrafı izlerdi aynı evde yaşayan sevmediğin akraba gibi orada bar taburesinde tanımadığım o insanların karşımda, ve yanımda olmalarından anlamsız bir biçimde kendimi memnun hissederek bahar yağmurlarını bekliyordum. Şimşek çakar, çatlar ve sızdırırdı gökyüzü Eskişehir’de bir barın teras katında çatıda güvercin yürüyüşü dinliyordum. Hiç bilmiyordum öylece bekliyordum barda çalışan genç kızlar dönüyordu etrafımda seks meselesini yeni keşfetmiş ve incinmeye meyilli genç kızlar peşlerinden koşacak bir erkek kur yapacak şair ruhu arayışıyla güzel kıçları küçük bir temasla yanımdan geçerken ben o defteri yıllar önce kapatmıştım kadınlar konusunda belasını bulmuş her adam gibi başka belalar peşindeydim intihar etmektense kurban gideceğim cinayetin ortamı yaratmak bana daha çekici geliyordu yeterince içtikten sonra kasaya gidip “param yok burada prosedür nedir?” diye soruyordum. Sonra bırakırsın dediler. “Ya bırakmazsam?” önemli değil, seni tanıyoruz… iyi insanlar mı? Belki… Sonra barmene sardım omuzlarını geriye atıp sürekli ellerini koklaması ve temizlik konusunda takıntılı olmasına rahatsızdım. “Bir şey sorucam, ailende otoriter anne baba mı vardı?” dedim. Biri bana bunu sorsa tokatlardım. Beş dakika sonra meze tabağı geldi önüme, barmenden bir hediye. Olmuyordu bana temiz sopa çekicek birini bulamıyordum, Hiç bilmiyordum Eskişehir de bir barın teras katında böyle iyi insanlar olduğunu… |