hangi dağın zirvesinde dökeyim çığlığımı gönlünü deşmişsiniz dağların ne bu talan söyle zalim kuruttuğunuz dereler de mi yalan
hatıllı taş evlerde doğdum ben tavanları pardı üstü toprak sedir ağaçlarının fidanlarıyla boy saldım ardıç kokusudur hâlâ avuçlarım Alara’nın gözlerinde çimdim külle sabunlandım yağmurla durulandım güneşle kurulandım rüzgârlara dolandı saçlarım
şimdi sen maden diyor taş diyor para diyorsun dinamitliyorsun Karaçal’ı makinelerinin demir dişlerini eğeliyorsun dağlarımızda kanatıyorsun Toroslar’ı notasız şarkılar söylüyor rüzgâr ağlıyor Alara’nın gözleri öfkesini giyiniyor dereler
kuşları geyikleri üveyikleri endemik çiçekleri hepten unutmuşsun kardelenleri sevemedin zaten ormanlar paraydı senin için her dem
utan/mıyorsun
biliyor musun göçtükçe avuçlarından toprak kokusu çürüdükçe teninde ki çiçek kokusu ruhun da gitti bu topraklardan unuttun hayvan sevgisini kireç kokusunu toprak kokusunu doğduğun yerleri unuttun öteden beri
şimdi çek ellerini Alara’nın gözlerinden dokunma dokundukça kırılıyor Alara’nın kolları Akdeniz susuyor çatlıyor dudakları
ey masal ülkesi düştükçe yüzüne talancının gölgesi Toroslar’da yankılandıkça dinamit sesi vurulmuş bir beden gibi yıkılır ağaçların kayar uçurumlara dağların döner havada yurtsuz kuşlar mülteci hüzünlere sürgün giderler ölür herşey ölür ağlamak bekler bizi ki sebebi … açgözlüler zalimler utanmazlar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şimdi derelerinde boğulma vakti Toroslar’ın şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şimdi derelerinde boğulma vakti Toroslar’ın şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Doğanın ekosistemine insanın açgözlülüğü karıştığında betonarme ve palstik ışıltılı yapaylıklar ve elbette geridönüşümsüz fay hatları oluşur insanın doğayla özdeş üstbenliğinde
-düşünürken nokta virgül soru işaret ve işaretçilerini haklıyorum affola :)
ve şiirle konuşurken de ana temanın; ''yeryüzü kendisinden haberler verir'' metaforuna uyarak algılayabileceğimiz her yanıt şiire evrilirken bir insan sesiyle hayat buluyor deyivermişim
onun üzerinde yapılıp edilenler diğer herşeyde olduğu gibi kendi ekseni üzerinden gelir ve olup biteni açıklar
bu açıklama öyle bir noktayı önüne katarak gelir ki asıl maksadını odaktan ayrışırken vereceği yeni uçlarla taşır ve yeniden adlandırılbilecek boyutlara değinildiği de bir sonraki sonuçlarla açığa çıkar
basit bir cümle ile :
ne ekerseniz onu biçersiniz evet. ama aması yok. ekilen şey o şeyin yalnızca başa dönmeprensibiyle ''yol katetme' serüveninden başka birşey değildir
sonsuz taleplerinden arınmış bir yaşam sahası kurulabilr mi hayır
o halde düşsel anlatım olanaklarını gerçek verilere aktarırken şiirin etkin ifade olanakları ile özgün veya yaygın algı seyrine de ulaşılabilecek ''şiir söyleme'' minyatürüne ulaşılmalıdır
kaybolan sözcükleri canlı tutan dil membası ile yakamızı sarsarak; -doğaya çıkın gökyüzüne gerçekten bakın bir zerrede ummanı boylayın çağrısı karşısında uzunca durup bu şiirin ''mikro'' versiyonunu umarak gidiyorum
Sözde ekonomiye artı değer kazandıracağız adına halkın dağlarını, toprağını, suyunu, ormanını, tarihi değerlerini,… hiçe sayarak yandaşlara patron takımına ve emperyalizmin hizmetine sunan eğemenlerin bu değerleri bir daha geri dönüşü olmamacasına talana yöneldiklerini dilimin döndüğünce haykıran küçük bir çığlıktı. Arzum çığlığın çığa dönüşmesi..
Sözde ekonomiye artı değer kazandıracağız adına halkın dağlarını, toprağını, suyunu, ormanını, tarihi değerlerini,… hiçe sayarak yandaşlara patron takımına ve emperyalizmin hizmetine sunan eğemenlerin bu değerleri bir daha geri dönüşü olmamacasına talana yöneldiklerini dilimin döndüğünce haykıran küçük bir çığlıktı. Arzum çığlığın çığa dönüşmesi..
şimdi uçurum uçurum yıkın dağları üstüme tam da şimdi derelerinde boğulma vakti Toroslar’ın evet şair ...iyiki gelmişim enfes bir şiiri okumanın keyfini yaşadım yüreğinize saglık kaleminiz varolsun saygılarımla zaralıcan
Sözde ekonomiye artı değer kazandıracağız adına halkın dağlarını, toprağını, suyunu, ormanını, tarihi değerlerini,… hiçe sayarak yandaşlara patron takımına ve emperyalizmin hizmetine sunan eğemenlerin bu değerleri bir daha geri dönüşü olmamacasına talana yöneldiklerini dilimin döndüğünce haykıran küçük bir çığlıktı. Arzum çığlığın çığa dönüşmesi..
ışıltılı yapaylıklar ve elbette geridönüşümsüz fay hatları oluşur
insanın doğayla özdeş üstbenliğinde
-düşünürken nokta virgül soru işaret ve işaretçilerini haklıyorum affola :)
ve şiirle konuşurken de ana temanın; ''yeryüzü kendisinden haberler verir'' metaforuna
uyarak algılayabileceğimiz her yanıt şiire evrilirken
bir insan sesiyle hayat buluyor deyivermişim
onun üzerinde yapılıp edilenler diğer herşeyde olduğu gibi
kendi ekseni üzerinden gelir ve olup biteni açıklar
bu açıklama öyle bir noktayı önüne katarak gelir ki
asıl maksadını odaktan ayrışırken vereceği yeni uçlarla taşır
ve yeniden adlandırılbilecek boyutlara değinildiği de bir sonraki
sonuçlarla açığa çıkar
basit bir cümle ile :
ne ekerseniz onu biçersiniz evet. ama aması yok. ekilen şey o şeyin yalnızca
başa dönmeprensibiyle ''yol katetme' serüveninden başka birşey değildir
sonsuz taleplerinden arınmış bir yaşam sahası kurulabilr mi
hayır
o halde düşsel anlatım olanaklarını gerçek verilere aktarırken
şiirin etkin ifade olanakları ile özgün veya yaygın algı seyrine de
ulaşılabilecek ''şiir söyleme'' minyatürüne ulaşılmalıdır
kaybolan sözcükleri canlı tutan dil membası ile
yakamızı sarsarak;
-doğaya çıkın gökyüzüne gerçekten bakın bir zerrede ummanı boylayın
çağrısı karşısında uzunca durup bu şiirin ''mikro'' versiyonunu umarak gidiyorum
şiir yaşayın