Okuduğunuz şiir 25.2.2014 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
umut ağrısı
eser bir karayel kalkar üç beş yaprak havaya kuşlar uçup gider dağlara kalır içimde öksüz kuşlar sürüsü akşam örtüsünü serer yurduma gözümde acıkmış çocukların kokusu gülüşlerini asmışlar fırınlara git başımdan gül kurusu git başımda dolanan ekmek acısı bir bozkır yalnızlığı içim zulamda hüzün var bugün uyusun kör kapılar uyusun ben bu gece dağlara göğsümü gerip ağlayacağım belki de annelerin gözyaşıdır türküleri ağıta dönüştüren
git başımdan umut ağrısı git görme sancılarımı belki bir gün her şey eğilir insandan yana
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
umut ağrısı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
umut ağrısı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
gözümde acıkmış çocukların kokusu gülüşlerini asmışlar fırınlara
Öyle bir ikilem var ki burada... Gülüşü dünyaya bedel çocuklar açken nasıl gülüyorlar diye düşündüm. Hangi çocuğun yüzüne yakışır ki acı acı gülmeler?
belki de annelerin gözyaşıdır türküleri ağıta dönüştüren
Acıyı bal eğleyen, hayat yolunda hep bir adım geride yürümeye mecbur edilen analar... Yurdun doğusunda, batısında gözyaşına ağıt karışan analar. Ve Ana/dolumuz. Uğradığı ihanet karşısında bağrı şerha şerha çatlayan toprak ana. Kuruyan dereler, bulut bekleyen susuz kalmış başaklar. Ekmek bekleyen çocuklar.
Ve umut... Ağrısıyla, sancısıyla beklemeyi çoğaltan umut...
belki bir gün her şey eğilir insandan yana
Belki...
Ama belkiden fazlası olsun istiyor insan elinde değil mi?
Yalınlığından aldığı güç ile ne güzeldin ey şiir..
Umut evet çoğu bilinenin aksine acıların en büyüğü
Nitzche de dememiş midir
" umut en büyük kötülüktür çünkü işkenceyi uzatır " diye ne kadar az beklenti o kadar çok mutluluk...
İlhan Bey hocama yaptığınız yorumu okudum , şair misyonunun asil tarafını taşıyan duruşunuza sonsuz saygımla hocam..
Dilerim birgün her şey değişir...Acısına, sancısına rağmen derim ki bunu umut etmekte acıya değer...Verdiği acı kadar amaca yönelik eyleme tetikleyici yönü olduğuda inkar edilemez değil mi...
Güzel günlere inşallah.Değerli gönül emeğinizi tebrik ederim.
Her ne kadar şiir bi çok şeyden keser gibi görünmüşse de umudu ve ağrısını bu denli hissettirmişken bize böylesi, duyarlılığın yitmediğini görmek sevindiriyor.
O duyarlılık ki hiçbir zaman pasif değildir ve başı eğik ya da yenik ya da silik.
Bize ve bir şeylere ışık olmuş ise bu şiir sürükler peşi sıra umudu da.
"Her şey basit olmalıdır. Tümüyle basit. Teatral olmamaktır esas olan..." -Anton Çehov-
Birkaç gündür bu sözü düşünüyorum. Sıtkı Özkaya'nın şiiri belki basit değil ama yalın bir şiir. Sarıp sarmalayan bir sıcaklığı var. Sitedeki pek çok şiirin alt yapısına payanda olan teatral seslendirmelerden uzak. Sahici bir müziği var, bu topraklardan.
Şiir, koyaklarda incecik bir su gibi akıp gitmiş.
Özellikle son dizeyi çok sevdim. Yalnız sondan bir önceki dizeye (görme sancılarımı) gerek var mıydı, diye aklımdan geçirdim. Sanki "git başımdan umut ağrısı git" dizesinin içinde yani 'umut ağrısı'nda "sancı" da varmış gibi geldi. Belki,
git başımdan umut ağrısı git belki bir gün her şey eğilir insandan yana
biçimi yeterli. Sadece bir öneri.
* Sevgili Şair, şiiri on yıl önce yazmış. Değişen bir şey yok aslında günümüzde. Acılar, daha da çoğaldı aslında. Kederimiz.
Bu şiiri okuyunca, aklıma rahmetli Ş. Avni Ölez'in şiiri geldi.
"Ben sana bir şey demedim dünya ....... Sen utan insanı yere çaldığın zamandan" diyordu.
Bu şiiri belki de otuz-kırk yıl önce yazmıştı Avni Ağabey. Her iki şiirin de son dizesine dikkatinizi çekmek için buraya alıyorum, sevgili Özkaya'nın izniyle.
OPUS CCCXIX
ben sana birşey demedim dünya bulut ağartan gözlerini yere indir bu tren kalkacak birgün ki hani istasyon mu ne denir dosta düşmana el salladığımız limandan
ben sana birşey demedim dünya daha yolüstü konakladığımız yerdeyim yüreğim tok karnım acıkmaz ki sorarlarsa seninleyim ordayım selam dostlara kaçak bindiğim geminden
ben sana birşey demedim dünya beni kan susamaklara bağışla yorgunum geceydi ya varsın bitmesindi ki uyurken alınan soluğa vurgunum sen utan insanı yere çaldığın zamandan
Hangi sınıftan gelirsek gelelim (köylü, esnaf, tüccar, işçi...) aslolan 'namuslu' kalabilmek bu dünyada. Ellerimizi kirletmemek...
%99 Müslüman olduğunu savlayan bir ülkede, Attila İlhan'ca sorarsak, "Hangi İman?" dan söz açabiliriz.
Bir hafta boyunca, sabahtan akşama kırk tane yalan söyleyip bir tek fiş kesmeyen, durmadan vergi kaçıran, dolayısıyla "kul hakkı" yiyen, sonra da Cuma Namazı'na koşan esnaf-tüccar tayfasını nereye koyacağız bu ülkede?
Yirmi-otuz sene boyunca vergi kaçır, kul hakkı ye; ondan sonra da bu haram paralarla Hac'ca git... Yetmedi, aynı paralarla anneni-babanı da Hac veya Umre'ye yolla. Kuran'ın neresinde var böyle bir anlayış?
Okumayan bir toplum. Kuran'ı açıp tek bir ayetin ne dediğini merak etmiyor. Kulaktan dolma bilgilerle, el yordamı İslam'ı yaşayan kara kalabalıklar. Dolayısıyla ruhları da kara... * Havada uçuşan milyon dolarlar... Kim seçiyor bunları? Sen mi, ben mi? *
Şimdi Antalya'da yaşayan sevgili Şükrü Erbaş'ın yayımlandığı yıllarda (sanırım 90'ların başıydı) büyük tartışmalar yaratan şiiri "Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz" ini dönüp dönüp okumakta yarar var. Y. Kadri'nin Yaban'ını da...
Bilgiyle, Doğayla inatlaşan kara kalabalıklar...
Şimdi de yeni yasayla köyleri ellerinden alınan kalabalıklar. Mazota dünyanın parasını öderken, şimdi su da faturalı hale geliyor. (Köy değil, mahalle oluyor.)
Bir ülkede yaklaşık beş yüz bin kahve olursa...
O kahvelerde sabahtan akşama okey taşlarını sayanlar mı isyan edecek bunca yanlışa, haksızlığa?
Lumpenliğin umursamadığı yolsuzluklar...
Sağda solda şaşırtıcı biçimde duyuyorum, özellikle de ticaret erbabından, "Çalıyorlar ama iş de yapıyorlar..."
Ve bu anlayış, senede bir kez kurban kesmekle, dünyanın kul Hakkı'ndan kurtulacağını zannediyor. Daha doğrusu, onu aklına bile getirmiyor.
Hırsızlığın da kompartımanları var. Kimileri 3.sınıfta götürüyor malı, kimileri de vip class.
*
Kaç kütüphanemiz var?
Siz, hiç kütüphane yaptıracağım, diyen birine rastladınız mı? *
Sevgili Kardeşim, Şiirin “Sarıp sarmalayan bir sıcaklığı var.” demişsin ya; milyon dolarların havada uçuştuğu şu günlerde, ekmek mücadelesi veren insanların çığlığını dillendirmeye çalıştım, şiirin sıcaklığı belki ondandır.
git başımdan umut ağrısı git görme sancılarımı belki bir gün her şey eğilir insandan yana
-görme sancılarımı- eleştirinde haklı olabilirsin. Olmasaydı da duygu ve anlamda fazla bir eksiklik olmazdı.
sıcak yüreğinden akan bu dizeleri
beğeni ile okudum
harika buldum
ilhamın bol olsun kutlarım dostça