Mabedimi yalayan eşkıya rüzgarUmarsız! Saçlarıma düşen tohumlar arsız Yüreğime değmesin istedim elleri Şöyle göz ucuyla sevmek/ Yenilmek yoktu eskiden Kuru bir söze içlenmek Solak geçmişlerin izi Kimseyi karalamadan Aralamaktı amaç Hayat perdesini Kimsesiz ve Üryan… Bilsem/ki; Çürük bir geçmişin haltını Söz uçlarıyla silmekti mahpus Kuru rüzgarları emziren anne gibi Saçlarına yıldız dökmekti en sevgisiz çağda Oğul ve kıza kesmiş ülkenin cendere sokaklarında Bu yelesi kurşun atlar Özgürlük ve vicdanın üstünde Uzak asyadan yekinen halimedir Fatmadır namlunun ucunda iki çakır göz Aç bebelerin suya aşa orucudur bu dağlar Kıl çuvaldan yazgıdır ayşenin nişanı Çarıkları yalayan ihanet tuzu Dökülür elbet şakaklardan Sevmek; Kimine ı lıve you Kimine de bedeldir Ödemesi zaman alan İhanet kuyularında Bir parça et koparmaktır İncecik fidanlardan… Gönülden kayan Tura yıldızıdır Ay öksüz ve çolak Gün ertelere sığınmış Suçu gizliyor koyaklar Keşif lambaları kapalı Kızıla boyalı salıncak İpin kaç metresi ölüm Uzarken maziye… Gidiyorum; Mabedimi yalayan İzbe yollara/ Eşkıya tenime işleyen rüzgar Avuçlarıma kızıl karanfil der Gökkuşağı renklerinden… |
Kimine ı lıve you
Kimine de bedeldir
Ödemesi zaman alan
İhanet kuyularında
Bir parça et koparmaktır
İncecik fidanlardan…"
Farklı yazılsa da kağıtlara, aynı duygu ile yaşanır yüreklerde. Farklılık ise onu algılayış biçiminde. Rüzgarın esişini kimi öpücük olarak alğılarken, kimi acıların yansıması der ama aslında her kişiye aynı duygu ile sürülüp geçer. Mabetler kimine göre mesken iken, kimine göre girilmemesi gereken karanlıktır. Ama yollar işte onlar hiç bir dilde ayrı değil hep varılacak bir yeri anımsatır.
Uzun zaman sonra tekrar şiirlerinizi okumak çok güzeldi. Kutluyorum kaleminizi saygılar yüreğinize