Geç Kalan ölüm
Evet gidiyorum,
Yalnızlığımı, Umutlarımı, Acımı, Kimsenin bir daha göremeyeceği gülüşlerimi ve seni de alıp hayallerimle beraber çook uzaklara gidiyorum. Nerede, Nasıl, ne yaptığımı asla öğrenemeyeceğin kadar uzaklara, oysa; Bir yetimin baba dualarındaki saflıkla sevdim seni, Bir öksüzün anne feryadında gece uykusunda. Bir annenin evladının mezar taşını sevdiği gibi, Bir babanın göz yaşlarında sevdim. Şimdi gidiyorum sevgili, Çocukken yediğimiz, Almak için annemize yalvardığımız, elma şekeri tadı olmayacak artık hiç bir aşkta, Top oynarken burkulan ayağımızla yaslandığımız dost omuzları da, Kavga edip dayak yediğimizde babamızın bacağına sarıldığımızda ki güven de, Aşk acısı çektiğimizde dizlerinde ağladığımız annemizin sıcaklığı da olmayacak... Soğuk, Rutubetten yeşermiş duvarları olan, Bir çekyat, bir masa, karanlığı yenmeye çalışacak bir mum belki. Ve yastığımda, hemen başucumda resmin... Eskimiş, Bir köşesi yırtılmış, Belki biraz da solmuş. Şimdi gidiyorum sevgili, Saçım sakalım karışmış, Bilmem ne zamandır su yüzü görmemiş ceketimle, Elimde bir şişe şarap, Az biraz peynir, Masamda iki kadeh, Biri sana, biri bana... Ya özlem öldürecek beni ya ecel Belkide boğazımı parçalayan bu öksürükler, Bilmiyorum,,, Ben gidiyorum sevgili, Ölümü beklemeye, Kimseye yük olmamaya, Ölüm ardından dualar edilmeyeceği, Mezarında Kimsesiz yazılacağı, Sadece acıyanların fitre niyetine fatihalarının olacağı çok uzaklara gidiyorum. Ölümün kurtuluş, alınan her nefesin işkence, Doğan günlerin umut olmadığı, Yağmur yağdığında toprak kokmadığı, Begonyaların balkonları süslediği, Menekşelerin pencere şebekelerini renklendirdiği, Erkek çocukların top oynadığı, Kızların ip atladığı, Beni kimsenin tanımadığı, çok uzaklara gidiyorum... Dalından düşen yaprak sararmaya, Her açan çiçek solmaya, Her saç beyazlamaya, Ve her yolun bir mezarlığa çıkar... Bazen ölüm erken gelir sanırız, ama hiç bir ölüm erken değildir, aksine her ölüm geç kalmıştır... Yazan : Ömer ERASLAN 04.01.13 00:17 |