Arz-ı hâl
Dışarda deli bir bahar havası,
Gözümde gözlerinin yara izi var. Hangisine yanayım, aklım firar, işim zarar. İçimdesin, çıkmıyorsun yâr. Bulur muyum seni, Gezsem diyar diyar…? Söyler misin şimdi, Göğsümdeki cehennem yayılırken kanıma, Hangi ateş yakabilir tenimi? Hangi dağdan esen yel serinletir beni? Geceler zehir zemberek, Geceler ruhumda engerek. Dilimde küflenmeye yüz tutmuş Heceler var bilmediğin, bilmen gerek ..! Seni seviyor olmanın acısını unutturamayan Aklımın inkârdan yoksun putu, Gönül tahtıma vuran Ebrehe benmişim ben..! Filler de benimmiş, fiiller de… Ölüm mü daha kolay şimdi söyle? Yoksa böyle beklemek mi gölgesinde acının? Söyle, nasıl yaşanılır hayat, Ve nasıl yaşlanılır göz yaşı olmadan, Dokunmadan tellerine saçının? Kaybolmuş ekmeğimin buğusu, Ve hayatımın en yanlışıymış meğer Sandığım en doğrusu… Oysa bir demlik sevdaymış hayat, Bardağı hep taşıran. Bu et, bu ten, bu beden Çürüyen bir urmuş. Elest bezminde yazılırken yazımız, Kader, böyle bir tuzak kurmuş… Erol URAZ 14.03.2013 Eskişehir |