s a l a m u r aağlamayı özlediğin oldu mu hiç yanaklarının dudaklarıma susadığı vuslat göğsümüzde açamayan bir çiçek gayret edilse fark edilir toprağının günden güne tavsadığı d ü n ince parmakların tanyeri ağarmadan kurusun diye göğe asardı merak yorgunu gözbebeklerimi saçının rastgele bir teliyle yedi renge kırılırdı her sabah gün ışığım kanatların dönerdi kuşluk vakitleri varılmaz düşlerin kuytusundan ve/ya güneş ikindiyi demlerken dönülmez bir okyanusun koynuna varırdı kirpiklerin b u g ü n yoksun yoksun ve yoksun y a r ı n gözlerim nemli bir bulutun böğrüne saplanacak uçurtmamın terkisinde büyüyecek gözbebeklerim ardından avucumda birikecek gecelerin tuzu ve uyutmayacak bir türlü salamura hasretin ağlamayı özlediğin oldu mu hiç yanaklarının bana susadığı vuslat karnımızda doğamayan bir bebek dinlenirse işitilir sevenleri ağlayarak kutsadığı İSTİSNA (6 Aralık 2007, Atakent) İstisnalar kaideyi bozar. (önceki şiir: “saat”) Not: 11 Aralık itibariyle askere gidiyorum. Tüm okuyuculara sevgi ve saygılar. Görüşmek üzere. |
saçtaki teller numaralı mı?
tebrik ederim...