Ölüme Serenat IIIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Bedenin yükünü ayaklar taşır, ruhun yükünü yürekler."
"Satırlar uzadıkça siz yazıyı yazmazsınız artık, yazı sizi yazar... Ruhunuz her sözcükte biraz daha soyunur. Her cümle, yeni bir düğümünü çözer yüreğinizin... ... ve yazı ele verir yazarını... Can Dündar" Hoşcakal kalem(im). -Eskiden Seslendirme: Olgun ONUR Nezaketi ve emeği için kendilerine; Şiire değer veren ’Seçki Kurulu’na; Zaman ayıran okuyan-yazan ’her bir yüreğe’ çok teşekkür ederim. Saygıyla... |
Çocukken
İpliği biten bir makarayı annem lütfuyla bağışlarken
Sanki dünyayı vermiş gibi olurdu hissiyatım
Bir telle araba yapıp yuvarlamak
Günlerce o makaraya pisi misali sırnaşmak
O kocaman Dünya’da mutluluğu yakalamak ne kadar kolaydı!
Büyüdükçe dünyanın mutluluğu küçüldü
İnsan-iyet-in vahşeti mi büyüdü yoksa?
Dertlerle tanıştıkça!
Çıkılmaz hallerin hengamesinde
Tansiyonuma düşen basınçların atüsüyle
Kulağıma çınlanan acıların desibelleri yükseldikçe
Yükselen nabzım kalbime yükleniyor yükleniyor çocuk!
Hayatın çıraklığından henüz kalfalık derecesine ulaşmadan
Anahtar tut-a-mayan elim yürürken titrek ayaklarım
Çökmeye başladı çoktan
Oysa yolun sonuna daha bilmem ki ne kadar çok ak-rep var!
Bana güvenme çocuk yolda kalırsın
Ustalığı bırak kalfa dahi olamadım acı ören yumağa!
Bilir misin çocuk!
Doğduğunda neden ağladığını
Sana gülerken tüm insanlık neden çağladığını!
Bebektin bilirsin çocuklaştıkça unutur büyüdükçe hatırlar
Hakikati gördükçe anlarsın
Nedamet bir hayat ki keşkeleri unutmuş
Hıçkırıkta boğulan bir ninniyle insanlığı uyutmuş
Şöhret de nam de
para de pul de
mal de mülk de
Ne koyarsan odur adı yorulma
Bir sor bana çocuk!
Mazlum bir göz yaşı oyalandığımız dünya için kaç paha!
Denk düşer mi bir damla
Bir ömürlük yaş-a(ma)
Hadi ölelim çocuk uyanalım kâbûstan
Bir atımlık ömür ki sıyrılalım kabuktan!
(Bilmem ki çocuk hangi yaşdasın ama bildim ki içindeki çocuğu öldüremediğin yaştasın… Ki ölmesin hep yaşasın!)
Selam ve saygılarımla…