-birikmiş tüm hüzünleri bir yıldızın saçlarına asıp şu vakit herşeyin boşvermişliğinde olmak vardı-
ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor
içimizden uçan kuşlar konsa da haziran/temmuz/eylüllere mezarçiçeği kokuyor avuçlarımız
pencere kıyılarının puşt ayazlarında konaklarken eski bir yüz aranır iklimin çöplüğünde ilkbahar yoksulu gözlerden el sallanır ışığa
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıdı içinde karanlığa tutunur şiir
toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
B/İZLER şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
B/İZLER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
düşler aleminde şiir okudum mısrasında nüshasında sen varsın bir sana geçmiyor benim hukukum notasında güftesinde sen varsın bir sevdaya bir furyaya tutuldum nidasında edasında sen varsın
İlk defa geliyorum şiir dünyanıza. Ne çok şey kaçırmışım şiir adına. Baştan sona sondan başa beğenerek okudum. Yürekten kutluyorum arkadaşım. Selamlar alkışlar İzmir'den..
ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor
gözümde ki cennetti, gördüğümce yağmur düştüğünde nasıl su oluyor ise şimdi baktığım her yerde kör oluyorum...
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıdı içinde karanlığa tutunur şiir
kırlaşmış sözlerin geceye sürme çekiyordu ben ise geceden karanlık çekiyordum tel tel sen masala sığınmıştın ben kaleme yatmıştım işte şiiir ondan geceye duruyordu körü körüne
atlas gri fistanını giyerken gün doğmuyor çocuk (d)uyuyor musun!
Ne kadar yaratıcı ve sıradışı bir kıta, onun içindir ki şair mutlaka zeki olmalı...
suskun g-özlere yağmurlar yağdıran yol arkadaşıymış şiir anlamıyorsunuz
bir yola çıkmıştım ki, silah arkadaşlarımla b/izler açık ve gündüzdü/k karanlık düştüğünde önümüze bir izler kalmıştı önümde bir de nefesim kesildiğinde soluk aldığım şiirler, sevgi ve saygılarımla....
sonsuz hayatın bu uğrağından alınabilecek herşeyi almış gibi...satırlar.şiir çok güzel. keşke okuyan ve yorum yazanlara birkaç satırla cevap verebilseydiniz. sevgi ve saygıyla kalın hep.
:) teveccühünüze ve ilginize ben teşekkür ederim. yazmış olmak için yazmak elbet şık davranış değil . sık yazmamak , çok düşünmek ve okumak gerektirir ki anlamlı olan bu bence. işim gereği bende aralıklar vermek zorundayım yazmaya ve yazılanları okumaya . içten saygımla.
Samimiyetle paylaştığınız düşünceniz için çok teşekkür ederim. Bu vesileyle- sayenizde, konuyu açıklama-aydınlatma şansını da yakalamış oldum:))
Gıpta ediyorum hergün-sık şiir yazabilen kalemlere.. Maalesef onlardan olamadım. Hal böyle olunca yazabildiğim, paylaşabildiklerimin arası uzun aralıklarla oluyor. Yorum yazmış-yazmamış olsa da; Zaman ayrılmış okunmuştur emek verilmiştir her kalem ayrı ayrı kıymetlidir değerlidir g-özümde.
Lakin; Şiir paylaşımından bilmem kaç gün, hafta hatta ay sonrası teşekkür etmek de, sıcağı sıcağına olmadığından sanki hoş bir görüntü olmuyor. Böyle düşündüğümden sırf bu sebeple teşekkür edemiyorum yorumların altına. Bilginize...
malum bıkıyor ne de olsa insan kuşların kanadına takılıp uçmak istiyor hadi şimdi bir martının kanadına atla gel evimdeyim hem üstelik en iyi yerindeyim bak bir şiirle delice sevişmenin __________mızıkacı çocuk
Sevgili kardeşim.çok değişik ve imge yüklü bir şiirdi.İmgeler oynaşıyor balıklar gibi mısraların arasında. Aşk ilişkisi hepimizin hayatının vazgeçilmez bir parçası… Hayranlık duygusuyla başlayan, gün geçtikçe, karşınızdakinden daha fazla bir şeyler beklediğimiz, daha çok bir şeyler vermek istediğimiz; yüreğimizi pır pır ettiren, aklımızı çelen karışık süreç…Aşk acısı da çok karışık bir kavram aslında.Bu acıyı yalnız çeken bilir.
Sevgili kardeşim, şiiriniz çok güzel ve çok anlamlıydı.kutlarım.puanım tam. şimdi şiirinize ve yorumumu uygun iki güzel söz veya konu ile ilgili bir şiir ekliyorum, hoşçakalın.
Alışamadım Sen geçtin yine ben sınıfta kaldım; Bir türlü yanına ulşamadım. Sevda sınavından teşekkür aldım; İhanet dersine çalışamadım...
Gözlerim kapansa uykusuzluktan, Korkarım hocama saygısızlıktan, Bir örnek istedi duygusuzluktan; Seni diyecektim konuşamadım...
Vefasız olmayı bilmedim diye, Adını kalbimden silmedim diye, Okuldan atıldım gülmedim diye; Tebessüm etmeye alışamadım... Cemal Safi
ah üstadem bizi hayat bile kabul etmezken evet sadece şiir ve gökyüzü anlıyor acı aslında siz koca bir ömrü sığdırmışsınız acıları ile satırlara teşekkürler
toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı
başarılı ve akıcı bir eserdi. baştan sona okunasıydı. şiir ufkunuz her daim açık olsun. tebriklerimle.
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıdı içinde karanlığa tutunur şiir
toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı
''Şimdi hangi yöne dönsem söyleyemeyeceğim bir yanlış bir şiir yaşamın yeni yeri.
En kaba sözler kuşların içinde kemik insanlar gelecek dedikleri gökte gerçek leylekleri. Belki bir yönden gelecekler yine eskisi gibi bir dil bulunsa çozülebilecek belki şiirleri.''
seni anlamak değil niyetim zati kendimi bile anlayamamışken komik olurdu. sen ki; şiirsin. sen de kendimi bulmaya geldim. az biraz bazen çokça...
sevgimi bırakırken sayfana Ulus Fatih'in bir mısrasıyla veda ediyorum. 'Ve istersek ölüyoruz artık, dilersek yaşıyoruz!..'
nar çiçeğim tarafından 11/6/2012 10:37:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bu nasıl pürüzsüz bulutsuz bir gökyüzü Ah!Nasıl ustalıkla nakşedilmiş bir telkari ustasının gümüş özgürlüğüne düşmüş şiiriniz Sizi okumak yüreğime verilmiş ne güzel bir süs var etsin var edenim şiir yolunuzu Kollarınızı hep baş cumda dilediğim dualarımdan doldursun hayat Sevgilerimle emeğinize gönlünüze kaleminize bereket diyorum
Naden hep sizin şiirlerinizin başında öylece kalakalıyorum ! Bazan soluksuz hemde..Aç kalmış bir yanım olduğunu hisediyorum şiirlerinizde tebrikler güzseldi .Aldım şiiri selamlar saygılar ...
Yürek içinde iz bırakmış ne varsa dökülür ya hani.. Mısra mısra sanki kendi döküntülerimi okudum.. İnsan umuruna sığmıyor bazen gerçekler, her söz yalan gibi, her cümle sanki değersiz... Bazı bazı deyip olur edasıyla kimbilir nerdeyim telaşına kapılmaya yürüyor adımlar.. Bir şiir bile insanı kendinden etmeye yeterken, yaşanmışlıklar içinde kendini nasıl silsin gönül... Her mısra için ayrı ayrı tebrik etmek hadsizliğiyle... Tebriklerimle Saygılarımla İsmail Yılmaz
-birikmiş tüm hüzünleri bir yıldızın saçlarına asıp şu vakit herşeyin boşvermişliğinde olmak vardı-
ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor
içimizden uçan kuşlar konsa da haziran/temmuz/eylüllere mezarçiçeği kokuyor avuçlarımız
pencere kıyılarının puşt ayazlarında konaklarken eski bir yüz aranır iklimin çöplüğünde ilkbahar yoksulu gözlerden el sallanır ışığa
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıdı içinde karanlığa tutunur şiir
toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı
"şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor"
Fotoğraflar vefalıdır değil mi? Hiç hasta olmazlar, pek solmazlar, kat'a ölmezler... Vefasız bir yar gibi olsun hüzün... Gitsin ve yüreğine hiç uğramasın sera.
Seni okumak güzel ama içimden bir şeyler sökülür gelircesine canımı yakıyor bu satırlar. Acılarımı anlıyor gibi, biliyor gibi yazıyorsun... Ve ölüme hep benimle aynı pencereden bakıyorsun... Yaşadığımızı sandığımız her an ölüme giden yolda bir adım daha atmak değil midir?
Sevgimle sera. Saygımla ve hep sağlıcakla şairem...
/ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor/
gökyüzünden okumaktı şiiri yıldızların ışığında ve ay şahitliğinde
ellerimle bastırdım içimdeki küçük kızın gözlerini ağlama dedim bak baban ve tüm kaybettiğin sevdiklerin birer yıldız gökte ve onlar anlıyorlar seni dedim..
Sevgili Sera yüreğinizi, kaleminizi duruşunuzu çok seviyorum iyi ki varsınız..
Ah o geçen yıllar ah! Daha dün parklarda koşuyordum... Hüzün olup akmış gözyaşları içinde... Sadece duyguları kaldı içimde... Yaşatılan duygulara teşekkürler...
sizi bir tek gökyüzü anlıyormuş ya şairim, bence yeter zaten...engin mavilere gömün yüzünüzü,sözünüzü...dahasına lüzum yok...çok güzeldi...tebrik ve sevgilerimle...
atlas gri fistanını giyerken gün doğmuyor çocuk (d)uyuyor musun! ...............hep uyudular sessizce...ve şairem konuşmuş dizelerde.ben bu kalemi seviyorum.yüreğine sağlık
Şiirin izini sürmek, şiirin içinde soluğunu duyarak...
"birikmiş tüm hüzünleri bir yıldızın saçlarına asıp Şu vakit herşeyin boşvermişliğinde olmak vardı,,
Yürek tüm hüzünleri yıldızlara asıp keyfekeder yaşamak istiyor... Ama içinde keşkeleri saklayarak...
"ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor,,
Hayatta ne umutlar var, istesek de unutamayız; hatıralar nagehan sarar... İnsanı da en çok sevdiği incitirmiş, üzermiş... Filhakika öyle...
"içimizden uçan kuşlar konsa da haziran/temmuz/eylüllere mezarçiçeği kokuyor avuçlarımız,,
Ah geçen yıllar... Ömrümüzden giden yıllar uçup giden kuşlara benzetilmiş... Ölüme yaklaşmayı ne kadar güzel bir teşbihle sunmuş kalem...
"pencere kıyılarının puşt ayazlarında konaklarken eski bir yüz aranır iklimin çöplüğünde ilkbahar yoksulu gözlerden el sallanır ışığa
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıtı içinde karanlığa tutunur şiir,,
Uçup giden yılların ardından tanıdık yüzler aranıyor; ne var ki artık yoklar... Hüznün şedit t/araflarında yürek, karanlıklarda... Şiir ona ışık oluyor, kaleme akıtıyor s/öz yaşlarını yürek...
"toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı,,
Yalnızlığın tortuları var... İçteki çocuk da öğrenir artık geçen yıllarla beraber... Aynı dünya, aynı deniz, aynı hava... Değişen salt aynadaki yüz... İçimizdeki çocuk bile artık büyümüş...
" s a b r e t döküle döküle toparlanır insan deniyor! sahi sabrın çekirdeğinde kaybettiğimiz umutların acısı geçiyor mu?,,
Sabret sesleri duyuluyor döküle saçıla insanın toparlanabileceği anlatılıyor şâire... Peki bu kaybedilen umutların acısı ne olacak diye soruyor yürek...
"bilmiyorsun! ölümün pişirdiği her kelime yaşamın çiğ bıraktığı alfabeyi yakarken vurulurmuş bir gün ay da
atlas gri fistanını giyerken gün doğmuyor çocuk (d)uyuyor musun!,,
İçteki çocuğa seslenişler var, duyuyor musun, uyuyor musun deniliyor hüzünle... Geçen yıllar, geçmiş zaman... Güzel elbiselerle salınırken, arz-ı endam ederken ne güzeldir hayat...
" anlamıyorsun! kolumu kaldırmaya mecalim yok
suskun g-özlere yağmurlar yağdıran yol arkadaşıymış şiir anlamıyorsunuz
beni sadece gökyüzü anlıyor...,,
Onu duymayan, uyuyan belki de ölen çocuğa sesleniyor yürek. Onu duymadığını, anlamadığını ifade ediyor... Bedenin de yaşlandığı vurgulanılıyor... Onun en iyi arkadaşının şiir olduğu dile geliyor satırlarda... Ve nihayet onu anlayan sadece gökler olduğu vurgulanılıyor... Gökler yüce makamdır, eski Türler gökyüzünü kutsal sayarlar ve Tanrı'nın gökte olduğuna inanılırdı. Yürek de Yüce Yaratan'ın kendisini anladığını bu şekilde dile getiriyor...
-birikmiş tüm hüzünleri bir yıldızın saçlarına asıp Şu vakit herşeyin boşvermişliğinde olmak vardı-
ömrün kekre bahçelerinde saklanan umutları hep en sevdiklerimiz aldı şimdi ölemeyen yanlarımızın kefareti eski fotoğraflarda yaşıyor
içimizden uçan kuşlar konsa da haziran/temmuz/eylüllere mezarçiçeği kokuyor avuçlarımız
Pencere kıyılarının puşt ayazlarında konaklarken eski bir yüz aranır iklimin çöplüğünde ilkbahar yoksulu gözlerden el sallanır ışığa
küllenmiş sözlerin içinde uzun gecelere tünerken hüzün arpa boyu ilerleyemeyen bir masalın ateş kanatlı ağıtı içinde karanlığa tutunur şiir
toprağa prangalı sarı yalnızlık dergahının sularında b-izler aynı kıyıda dururken martı seslerinde denize vurur akşam öğrenir maviyi anlatamayan çocuk kulaç atmayı
Hocam baştan finale sürükleyici, derin anlamların izinde soluklandığımız, geçmişe gıptayla, özlemle baktığımız anıların dönülmez akşamında hoş bir seda ile irkildiğimiz nadide bir eserdi şiir.
Burada bir şiir hazinesi saklı, bağırıp çağırmayan, gücü vakurunda, öyle sessiz, öyle yalın, öyle suskun ve derin...
Çok iyi.