Issız Bir Mezarlıkmış AşkRuhumun yaşlı sedirinde hüzün çaydanlığı Ne zaman rüzgâr çıksa anılarla kanıyorum Güneşin haylaz ısısında gönlüm üşümekte Gözlerimin ufkundan kayıyor acı hatıralar Hangi düşün seherine böylesine tutkunluğum! Gönlümün yanık örtüsünü kim alacak üzerimden! Hangi bahar bakir fışkınlarla kapımda bekleyen! Umudun kandili tükeniyor, huzurdur istediğim Toprağa şefkat ektim asırlardır, gönülde güz Buzlar kırdım bekleyişlerle, sözlerimde gürz Özlemin rengi neydi unuttum, sabrım sus Ruhumun doruğunda bir kadın, kusursuz Yorgun kanatlarımın retinasında kırık dalgalar Hüzünler kemirdi göğsümün umut kayalarını Ölüler geçiyor sularımdan, usumda hıçkırıklar Issız bir mezarlıkmış aşk, yasaklarda sevdalar Dışarıda yağmur, ıslanmış çimenlerde sisler Yalnız bir patikadayım, geçmişimi tarıyorum İçimdeki yoksul iniltilerle geceyi geçiyorum Eski bir trenin vagonunda sana geliyorum Selahattin Yetgin |