ÂŞIK SEYRANİ'YE NAZİREŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir Türk halk ozanı olan Âşık Seyranî’nin, Develi de -kesin bir tarih bilinmediği için- 1800’lü yılların başlarında dünyaya geldiği söylenir. Asıl adı Mehmet’tir.
Seyrani karakteri gereği, etrafında gördüğü yanlışlıklara, bu yanlışlıkları yapan Padişah’da olsa görmezlikten gelemeyen ve şiirlerinde bu durumları ağır bir şekilde hicveden bir şairdir. Devrindeki gelişmeleri yakından takip etmiş, yanlışlıkları eleştirmiş, şiirlerinde kendisinden önceki ozanların alışılmış konu sınırlarının dışına çıkmıştır. Olaylara genellikle eleştirel gözle bakmış ve halkın sesi olmaya özen göstermiştir. Şiirleri hem ele aldığı konu bakımından, hem de kafiye yapısı bakımından çeşitli ve zengindir. Şiirlerini daha çok hece ölçüsüyle yazmıştır. Asıl ününü hece ölçüsüyle yazdığı koşma, semai, destan, nefes ve şathiyeleriyle kazanmıştır. Şiirlerinde daha önce kimsede rastlanmayan kafiye yapılarına yer vermiştir. Şiirlerinde bazen bir tarikat ehli, bazen siyasi bir eleştirmen, bazen de koyu bir âşık olmuştur. Kaynak: Vikipedi Bir şiirinde şöyle sesleniyor Âşık Seyranî: Âlem’de bir devir dönüyor amma, Devr-i İngiliz mi Frenk mi bilmem. Halli kolay değil pek güç muamma, Zalim zulmü göğe direk mi bilmem. Üzerimden güneş doğup aşıyor, Eriyip kar gibi bahtım üşüyor. Gönül tandırında bir aş pişiyor, Yanan ciğer midir yürek mi bilmem. Aşkımın sönmüyor, eyvah közleri Ne gecesi belli, ne gündüzleri Dinleyene Seyranî’nin sözleri Gerek değil midir, gerek mi bilmem
Devir döndü artık İngiliz değil,
Şimdilerde Dünya merek mi bilmem. Gelen İngiliz’den pek aziz değil, Türk’e dayak mıdır direk mi bilmem. Üstümüzden kara bulut aşıyor, Karlı dağda yiğit bile şaşıyor. Bir zalim oturmuş yaram kaşıyor, Yanan Türk’ün bağrı yürek mi bilmem. Milletin dinmiyor heyhat dertleri, Ne yalan son bulur ne namertleri. Anlamak zor gelir Türk’ün dertleri, Düşmana eş olman gerek mi bilmem. Merek: Samanlık, odunluk, ahır. |
Selamlar