imkansıza bağımlı
Öyle sıkı bir bok ki kıvrılmıyor.
Barda sigaramı içmek için balkona çıkmıştım. İki genç erkek ve genç bir kızıl kızıl da kızıl hani… Oğlanlardan biri şöyle dedi: “Avcun ayasıyla vurmalısın. İşte o zaman kırabilirsin burnu.” Genç kız merakla onu dinliyordu. Sonra şöyle devam etti: “Yumruğunu bu şekilde tutup boynuna vurucaksın.” Daha fazla dayanamadım: “Ne martaval okuyorsun?” deyince Bana baktılar. Dördümüz balkonda geceyi saymazsak yalnız sayılırdık. Geceyi sayarsak da yalnızdık ya neyse… Bir adım yaklaştım onlara. “Hiç kavga ettin mi sen? Bakma öyle.” “Tanımadığın yada tanıdığın birini hiç yumrukladın mı?” Ses yok. “Kaç kilosun? 75 mi?” “Senin gibi iki kişiyi indirdim ben. “ “Ama anlattığın şekilde değil.” Hala ses yok. Çocuk bir şey söyleyecek oldu arkadaşı koluna sarıldı. “Hadi içeri dönelim.” Dedi. Yanımdan geçerken kızıl saçlı hatuna baktım. İçeri girmek için sona kalmıştı. Kapıyı açtı, arkadaşları gidince yüzüme baktı. “Yarım saat sonra burda ol.” Dedi ve gözleri pantolonuma kaydı. Peşlerinden içeri girdim. Bara oturup bira söyledim. Yarım saat sonra hala bardaydım. Tam karşımda bar sahibinin kadını oturuyordu. Beyaz elbiseler içinde incecik ve kocasından sıkılmış görününerek bekliyordu. Herşeye sahip bir kadın para sorunu olmayan, dünyayı görmüş, ve artık gidecek bir yer kalmadığını bilen gözleri deniz feneri misali çekici dönerken: “İşte gerçek kadın.” Dedim. “Alabilir misin onu?” |