SAKLAMBAÇ VE ÇOCUK
Saydı çocuk bir, iki, üç…ebe
Saklanmayan sobe Bu öykü oyuna saklanamazdı Hiroşima göğünden yayıldı Kore’ye Stalingratta kırmızıydı üstinsanlı efsane Taş ruhlu yaşlı elmas Afrika’dan çıktı yola Okyanus ötesini doyurdu ışıltı Çocuklar, İri ve kara gözlerinin açlığında şişkin karınlı Lakin akbabalar doymadı Kime vadedildi Kutsal topraklardaki öksüz vatan Savaş türküsüne oyunkurar damları evsiz Hey kocamış dünya her yerin yara Akan onca kan nerene sığar Güne tersinden bakar en uzak kıta Selam durur avcılarına bakır kadın Pasa doygun göğsünde Beşli Bildirge Meşale başından beri sönüktü elinde Çakıl taşına yıldız diyen Kamber çocuk Sevdayı koyup heybesine Vuruldu Çaldıran ovasının Kardeşin kardeşe vacip katlinde Ylıdızları da vurdular o soysuz gece Yara hala kanar Maraş’tan Sivas’a Yol dolanırda gider Dersim’e Kadim zamandır olur,olacak bunlar 1500,1900,2013... Say bildiğin bütün dillerde,sakın susma Ve dönme arkana çocuk Yakalanırsın asrın modası radyasyona,ne idüğü belirsiz virüse Gömülür çocukluk Yoksul düşlere Tarihin eskimiş dönekliğinde Çoktan aştı acı duvarını insan Sevimli olmak isterdim inan Ve masalllar anlatmak yalınlığına... SAADET YILDIRIM ÜNAL |