Sahibinden az kullanılmış insan
Portakalı yasakladıklarında
Çatıda anteni ayarlıyordum. Pek önemli gibi durmasa da Denge bu boru değil! Kiremitlerin üzerinde az sapık kovalamadık. O ayrı mevzu; Mart gelince anlatırım! Eşofman vardı üzerimde Bir de kuş sürüleri. Göç ediyorlardı muhtemelen. Portakal yasaklandığında Hanıma dönüp; Şimdi nolcak dedim? C vitamini yalan oldu! O caanım kabukları şimdiden özlüyorum. Yeraltına mı insek dedim? - Yok canım daha neler dedi. Fotokopi motokopi yapıp çoğaltsak mı portakalı dedim. - Toner o tadı vermez dedi. Her şeye muhalefet bu anası kılıklı. Biz aslında cümbür cemaat bunu değil Yan komşunun kızını istemeye gitmiştik. Artık ne olduysa anası bizi kandırıp içeri girdik. Yeni modelmiş, uzaktan internete bağlanırmış, Bir de format sorunu yokmuş dedi; - ver elini ana, dedim. Neyse… Portakal yasaklandığında Şeker sektiriyordum çayın içinde. Tespihi savurup, olmaz böyle dedim. Çekip lacileri vurdum kendimi sokaklara. Ne bakkallarda ne marketlerde Ne pazarlarda ne de kitapçılarda Bir tane bile yok. Dedim ki; ey vatandaş - buyur abi! Ne olacak bu portakal yasağı - Böyüklerimiz diyorsa vardır bir bildikleri. Ne dediysem anlatamadım Ne demediysem anladılar. Düşündüm taşındım; Ben küçükken ahşap bir kaşıktım! Takma dişler saygı durur, Hakiki dişler tel tel dökülürdü. Bizim Hüsnü’yü bildin mi? - hani kız kaçırmaktan içerde yatmış- Vardım gittim ona, dedim ki; Sen hapishane görmüş adamsın Gel portakal mafyası olalım; Ne kazandıysak fifti fifti! Portakalın yasaklandığından haberi yok. Kızı oturmuş odada; Kitap okuyor; Şekeri damıtılmış bir portakal’dı adı! Dedim, bu da yasaklanır yakında! - Hadi canım, dedi Hüsnü. Hadi’si mi kaldı portakal yasaklandı, dedim. Vergi dairesinden yaptık açılışımızı. Biz değil muhasebeci yaptı: Malûm meyve mafyacılık hizmetleri ltd. şti. Başta işler kesattı: Anten aradım ayarlamaya. İnsan aradım pazarlamaya. Derken –aman Allah’ım- bir açıldı işler sorma; Herkesler mi açtır portakala; Herkesler mi özler sarışın bombayı! Ne tanesi kilo kilo sattık. İnsanlar yasaklandığında Depoda fare yakalıyordum. Bizim kedi tekaüt maması alıyor; İş başa düştü. Hanım bağırdı yukardan; Koş insanlar yasaklanmış. Bir sevinç, bir neşe sorma; Dersin içimde çocuklar yanaklarımda salıncak kurmuş. İzledik hanımla haberleri. O bana ben ona baktık: İnsanlarla birlikte fare de yasaklanmış: Fareyle birlikte şeker de yasaklanmış. Dedim ; Siktir et fareyle şekeri ama İnsanı nereden bulacağız? - yurtdışından getirirsin dedi. İşte o an anladım, Memlekette insan kalmadığını. Astım vitrinin camına koca fontlarla ilanı: Sahibinden az kullanılmış insan; Fare yakalamışlığı vardır. Diabet belirtileri görülmüştür. Bolca portakal yemiştir. Kaç insan başvurdu bilmiyorum. |
Önce kocaman tebessümler yayıldı yanaklarımda
nerdeyse dudağım yanağımdan taşacaktı
sonra tekaüde ayrılmış kedinin ciyaklamasını duydum (yeminle he, bizim mahalle kedi kaynıyor)
derken sonlara doğru sıtma tuttu sanki
insanlar için yazılan o pasaj dehşetti
onca portakalı yedin hazımsızlık yapmasın...
bi de pijamaların çizgili miydi, anten değiştirirken pek havalı olur da... :)