tanrı zarlarında sonsuz ihtimaller
Cebimde kalan son paraydı.
Muhtemel tablosu bahis oranlarına bakıyordum. “Son paran ve yarını nasıl çıkaracaksın?” dedim içimden. Ya batıcak ya çıkıcaksın. Yarış bültenine baktım. Birinci koşu ve son koşudaki atların sahibi aynı kişiydi. Birinci koşudaki at ilk dörde bile girememişti. Son koşudaki at 16 numaraydı ve ihtimal tablosunda sondan üçüncü sırada veriliyordu. “Budur.” Dedim. Koşu başlamak üzereydi. Son kez muhtemele baktım. Favori 15’i gösteriyordu. Favoriyi geçebileceğini düşünüp ikili bahis oynamak için gişeye gittim. Bahis kuponumu aldım, boş ceplerim avuçlarımı örterken beklemeye başladım. Start verildi ve seçtiğim at koşuya geç başladı. “Siktir.” Dedim. “Şimdi yan geldik işte.” Yarış bitmek üzereydi ve benim at ortalarda yoktu. Sonra bir şey oldu. Son yüz metrede 16 numara bir anda ortaya çıktı. Öyle istekliydi ki kalp atışlarını, nefesini duyabiliyordum. Bütün atları geçerek üç boy farkla yarışı kazandı. Favori ikinci oldu. Kuponu cebimden çıkarıp kontrol ettiğim sırada adamın biri sevinçle yanıma geldi. Hatırladım adamı, kuponu yatırırken arkamda sırada bekliyordu. Oynadığım sayıları duymuş olmalıydı. Gülümseyerek “Kuponun tuttu değil mi?” dedi. “Bilmiyorum.” dedim. Benden daha çok sevinmiş görünüyordu. “Kazandın işte! En az yüz lira verir.” dedi bahis oranlarını gösterirken. “Buraya geliyorsan, zaten kaybetmişsindir.” Dedim ona. Yüzüme baktı, anlamamıştı ve uzadı. Ekranda yarışı tekrar veriyorlardı. Oturup keyifle izlemek için sandalye çektim… |