Hasan...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın bir yolculukdaydı Hasan, kendine doğru...
kimdi bu Hasan?
yanık bir şehrin küllerinden usulca esen rüzgarına kaptırmış gelmişti otağımızın yan tarafına ne doğdugu yerdeydi nede doyduğu garip Hasan.. güzel şiirler sanki ondan kiralanmıştı bize bazen onu kitap zannedip ara ara çevirmek istesem de bulurum diye içsel hazinesini kapatırdı bütün ışıkları usulca... bana nasıl mı rastladı kayıp bir şehrin kayıp sokaklarında kim bilir kaç güne karanlık perde çektim de yine de vazgeçmedim onun yolundan.. oradaydı sessizce izlemekteydi, karanlık gözlerimdeki ışığı durdum onun yol sarayında yolum çoktu amma yine de ruhumu dinlendirmeliydim. bilirim ki onun gönül evinde çok yolcular konaklamıştır dilindeki huzur an ve an uzaklaştırır beni dünya dergahından. hınca hınç yalnızlık doluydu , ama belli etmese de... bazen ölümün sesiyle duruyor karşımda göğsümü deliyor olmadık yerinden etme be Hasan... katran karası yalnızlıkların acısını çıkarma kını yırtılmış gönül dilinden. doru bir atın harman yerinde doğrulması gibi evet bazı acılar samanlık yangını tazeliğinde sesimi yol hikayelerinde duysa da dilindeki hışım yüreğimi yaralar sessiz zulümdü bu dağılan suskunluğuna.. bilirim ki terekesi yanlızlıktı onun tek başına çıkardı sabah evden keyfi kahyası birde yüreğindeki yorgunlukla sevgiden çok Allah’a inanırdı sanki dağlarda her şeyini kaybetmiş olsa da hep kafasında vurulmuş yanlarıyla hasbihal etmekte en çok bir kadının gözlerinden ve sinesinden korkardı ne zaman alemler aklına gelse.. ve eğer kadının dili susmuşsa kıyamete dair ugultuları yavaş yavaş solumasıydı sanki bedeni sarmal bir yangın içine almış gibi eğer karar vermişse gitmeye korkunçtur geminin limana halatsız yanaşması kocaman bir yıkıntıydı kocaman bir gürültüydü işte Hasan buydu Sermin Çınar/İzmir şiirime ses olan sevgili Deniz Pınar yüreğine sağlık... |
Çok sevgiler