Sükûtunda Hayalin…Güldü bana usulca, sıcacık lodos esti Sonra yağmur boşaldı gök ağladı avcuma Duyduğum kıyamete alamet olan sesti Baktım aylardan ocak, günlerden ise cuma Dedim mübarek günde olacak iş miydi bu Ayrılığın ardından döktüm dua ile su Kanadı hatıralar sol yanımda bir sancı Öksüz, yetim bir kalbin sesi duyuldu acı Kanatlanmış geçmişim uçarken uzaklara Yalvardım Yaradan’a düşmesin tuzaklara Ruhani kimliğimin şifresini unuttum Maneviyat dediğin değişiyor zamanla Narkoz verdim sevgiye, ilelebet uyuttum Yüreğimi yıkadım gözümden akan kanla Düşündüm ki sadece bir damlayım hayatta Sele karışsam ruhun duymayacaktır hatta Küçük çocuk ağladı, ağladı ıssız şehir Öyle acı çağladı, dolup taşarken nehir Yuttu bütün bir kenti gördün mü her yer enkaz Göremezsin değil mi duygusuz ruhun aymaz Kavak yelleri eser vurdumduymaz başında Acaba düşündün mü gençlik gidiyor elden Ne kaynar yaşlanınca bir başına aşında Tutan olur mu dersin doğrulmaz, felçli belden Bunlar varsayım elbet, kalpten geçmez beddua Ah eden derman bulmaz, kabul göremez dua Ama hayatın yolu güllerle kaplı değil Acıtan dikenleri ayıklayacak mısın? Dik tutma hep başını yeri geldi mi eğil Bir gün gelip ismimi sayıklayacak mısın? Duyar gibiyim şimdi kendinle hasbihalin: “ Meğer hayat kısaymış, değmezmiş ağlamaya Ağlamaktan daha çok ağlattım biliyorum Pişmanlıklar yetermiş yüreği dağlamaya Her gece hayalimde geçmişi siliyorum Tükendi tüm umutlar, yolun yarısı geçti Kaderim vicdanımla toprak olmayı seçti…” Ve tükendi sözcükler, sükûtunda hayalin… Seda YÜKLER |