ÖYKÜ
Üşüyen bir gecenin sisli karanlığıydı. Geceye, zifir bekçiliği yapan parmak uçlarımda gezinen buzulların damarlarımdan geçişi üşütüyordu kırmızıya çalan burnumun ucunu .Ve takatsiz kalmış adımlarım yavaşlıyordu. Kalbimin aşk damarlarından geçen hayat soluğum bir ara duraksadı. Ruhumda, bedenimde bir kıpırdama... Çevirdim başımı, durakta ellerine üfleyen ufak bir kıza.Ağlamaklı dokunuşla gözlerime dokundu yaşları. Filizlenmemiş yağmur damlaları yüreğimden süzülüyordu. Bakışları eşliğinde sonra derin bir iç çekişin ardından ulaşacağım yer olmayan durağa yaklaştım.
Adımlarım ruhumun dehlizlerinde yankılanıyordu. Suskun bir ifadenin savaşı ardından, titrek bir ses...’’ beni hatırladın mı?’’ diyordu sanki.Başımı yerden kaldırmaya kalmamış mecalimin ruhunu tırmalayan bir sesti; sonra çocuğa baktım ,gözlerimi kapattım, ardından tüm tüylerim ürperen canımın hayal perdelerinden aralanıyordu. Hatıraların eskimiş, geçmeyen canlılığını yeşeriyordu can hanem. Bir ses daha duyuldu... Bu kez ismimi duyuyordum; evet, ses biraz tanıdık bir tonda bana sesleniyordu.Kapalı gözlerimi araladım ve ufak çocuğa baktım. Bu kez kızın elinden tutan bir el... Parmağında yanık izi. Bu oydu, evet ‘’o’’ yutkunamadığım yutkunuşum ;düğüm düğüm sıkıyordu ruhumun gırtlağını. Omzuma uzanan elini hissettim. Bir süre geçtikten sonra, son bir gayretle tuhaf bir serzenişin ardından...Başımı kaldırdım ve gözlerinde kayboldum. Dizlerimin üzerine düştü, hayatımın ince yanları ,bir pamuk ipliği gibi... Konuşamadım... Gözlerimi açtığımda yıkık, virane duvarları çürümüş bir odada buldum kendimi. ‘’Uyandın mı amca?’’ diyen ufak, masum kız bana bakıyordu. Gözlerime tebessüm eden o minik, bir zamanlar terk edildiğim, büyük aşk yaşadığım aşkımdan olmaydı. Derinimde sızlayan ruhum, çekiliyordu parmak uçlarımdan... Ahvalsiz kalmış bir ahın peşine düşmüş ,takatsiz hatıralar, her bir yanını sarıyordu çehremin. Terk edilmişliğimin görkeminde boğulan hayat, yeniden yeşertiyordu beni... Serdar Özyanız |