gün dönüyor...
aynı göğün yüzüydük
şimşek şimşek yarılırken bulutların kabaran sancılarında bir tek dalgalar yoklardı kulaçlarımızı çarşaf denizlerin uykusunda çiğneyip geçerken çukur kaldırımları savruluyorken üzerimize kirli bahçelerin portakal çiçekleri dere yataklarındaki pembe zakkumlara dokunurken anladık derimizi kabartan ihanetleri ve bilirdik ki biz çoğullaşınca düşler filizler toprağa sürülürdü yırtılınca mavi gri dumanlar çekilr tomurcuklar çiçeğe yürürdü kırılırken körpe bir dal içine akarken kesikleri cebelleşiyordunuz bir çamur arenasında çoktan kirlenmişti çocukluğunuz nikotin bileşenli anason kokularınıda oysa elleriniz en çok yüreğimiz kadar uzaktı gövdemize ve hala çaylarımızda eriyordunuz şekerimizce yüreğimze depremlerle iner ve biz gibi yığılıyordunuz topal taburelerimize lambaların ışığı güne devrildiğinde bir gece vardiyasında uyku kadar hayatken gözlerimize denizlerimizde bir palet bile değildiniz yüzümüze kehanetler çarparak gittiğinizde sırtınıza ünlemler sıkmıştık acıların militan kimliğinde balçık kokuyordu yüzünüz kir pas içindeydi anlınız ve makiler kadar bodurdu ütopyalarınız bak gün doğuyor gün doğuyor yine bir çocuk telaşında bir anne şefkatiyle ve biz yürüyoruz utancınızla büyüyor gün tozuyorsunuz kösele çarık diplerinde süpürüyoruz gölgenizi süpürge saçlı çalı diplerine hasan polat/anamur |
Hoş geldiniz aramıza.