Okuduğunuz şiir 7.12.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Yıkık Pegler
onlar aşktan ve dostluktan vazgeçmeyen lehçesi meneviş kokulu akçakavaklardı nasırlaşmış ellerinde hayatın kırılmış dal uçlarını emzirmeye çalışıyorlardı
kaybedecek canlarından başka bir şeyleri yoktu sandıklar dolusu yoksulluk istiflediler tutturarak sonsuz türkülerini keder yeliyle göçüp gittiler
kuyuların başında havlanmış sicimler, kulpu kırık bakraçlar taşlıkta lehim artıkları soğuk demir çubuklar kilelik koyu kızıl kazanlarda hedik kokusu kaldı pestil lekeli yamalı savanlar tavan arasında kat kat büktükleri kırnaba geçirerek anahtarları kanatlı kapılarına siyah bir nehir çizerek gittiler
boşaldı yüzyıllık avlular
kara betonlu çarklarda kil kokusu dişleri dökülmüş tahta taraklar tarağın üstünde ağarmış saçlar kaldı sedirler üzerinde ortası çökmüş basma döşeklerde dinmeyen ağrıların suskunluğu kaldı
külü bitmeyen, tezeği sönmeyen ocakların dibi çamur sıvalı sacların, poyrazda boğulan ziftli bacaların üstü maşallah yazılı püsküllü sofraların ve bazlama kokusu sinen oklavanın tahtanın is kokulu bin dallı peşkirlerin altı çökmüş, sırı dökülmüş çinko teştlerin
çitleri yıkılmış bahçelerin yerinde yeller esiyor
yurt edindikleri yazı yabanı seslerinin yankılandığı dağları keskin kayaları yarıp geçen keçi yollarında cizlavet izleri kaldı
damlarda loğ taşları, sivinglerinde köpüçler kerpiç duvarlara yaslanmış kar küreyen mecrefeler sedir altında lastik çizmeler havı dökülmüş tekeş eldivenler kaldı tavanın merteklerine sinen tütünlerinin dumanı yapış yapış soğuk kış gecelerinde gümüşten bir pus kaldı gözlerimizde bir de burnumuzda sönen çıraların gaz kokusu
azaldığımızı görerek gözyaşlarını avuçlarına gömerek ve yükleyerek yaşamın anlamını toprağa göçüp gittiler
hüzünleri kör albümlerin sararmış sayfalarında kaldı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yıkık Pegler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yıkık Pegler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bu gün yoktum.Şimdi açtığımda şiiriniz gözüme çarptı. Defalarca okudum ve çok duygulandım.Güçlü kaleminizden harika duygular dökülmüş sevgili arkadaşım.
Gidenler gitti ve maalesf beraberinde bütün değerlerimizi de alıp götürdü. ne güzel dile getirmişsiniz ve Anadolu'nun tabir ve deyimlerini ne güzel kullanmışsınız.
Nerede ve kim olduğumu unutup eski günlere daldım.Çocukluğumun o saf tertemiz günlerine. Sanırım yeni nesil bu tabirlri bilmezker
Şiiriniz harikaydı çok beğendim .Günün seçkisine de çok yakışmış.Seçici kurulu kutluyorum. Tebrik ederim güçlü kalemini ve duyarlı gönlünü can arkadaşım.
Zaten yazarsa her zaman en güzelini yazar.Selam sevgilerimi iletiyorum. Kaleminiz daim olsun.
gül peri tarafından 12/8/2012 11:29:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Anlamlı, düşündüren, ustaca yazılmış çok güzel bir şiirdi. Ancak bu kadar güzel olabilir bir şiir, dedirtiyor insana. Vurguları, göndermeleri yerli yerinde. Tebrik ederim, bir kaç defa okudum, hiç usandırmıyor insanı. Şiir işte budur. Ayakta alkışlıyorum.
Kollandığınız Anadolu imgeleri beni tutup çocukluğuma, köyüme götürdü. Hemşehri olabileceğimizi düşündüm bir an. Fakat bilmiyorum nereli olduğunuzu. Ahmet Arif'in 'Anadoluyum ben' şiiri geldi. Ve Anadolusun sen... Buram buram Anadolu... Şiir, özlenen geçmişimin aynaya yansımasıydı adeta... Var olun. O güzel yüreğiniz dert görtmesin. Rabbim sizi geç göçenlerden eylesin... Selam ve dua ile.
Güne düşen bu güzel dizeleri yazan kalemi kutluyorum. Zira o eski günlerde kaldı en güzel anılarımız. Ben de Ey Gidi Eski Günler başlığıyla özellikle yöremizdeki yayla göçlerini, yöremizin diliyle yorumladım. Şiirinizde öz Türkçeye de özen gösterilmiş. Çok güzeldi, tebrik ediyorum.
Ne hoştu. Kullandığın o güzelim öz Türkçe sözcükler, o annaannem zamanından kalma avlular, ocaklar, tandırlar, köy odaları, ırmak kenarı, harman yerinde ayağımın düven altında kalışı, saçlarımı savura savura tavukları kovalayışım, camızların kuyruğuna tutunup bayır aşağı kayışımız... Daha bir sürü anı sayabilirim. Şimdi bir tek kişi kalmadı köyde. Çocukluğumda tatilde de olsa doya doya yaşadığım için şanslı hissediyorum kendimi.
Maalesef artık her şey öyle yavan, öyle bize yaban ki...
çok güzeldi çocukluğuma gittim bir an ve bunların pek çoğunu gördüm,artık hiçbirşeyin tadı yok insanların bile şiir konuşturuyor geniş soluklu avlularda,şiire gönül veren yüreğine bin sağlık olsun,sevgilerimle...
Köylerden kent yaşamına geçtigimiz bu zamanda o eski terimlerin bir çogunu yeni yetişen nesiller bilmiyorlar böyle deam edersek zaman içerisinde köyde dedelerimizin atalarımızın kullandığı birçok aletin ismini bile hatırlamayacagız
Çok güzel anlatmışsınız o zamanları yüreginize saglık
Bir kere derli toplu ve şiirdir denecek kadar gerek donanım gerekse anlatım olarak hayli bir eserdi. Ki Müsade hanım şiire değer veren ve boşa kalem sallamayacak bir şairdir zaten...
Ve unuttuğumuz ama hep gözümüzde olan o Anadolu yaşamını öyle esaslı imgeler ve betimlerle sermiş ki önümüze sıradan olmadığını herkes anlar zannımca... tek tek alıntı yapmaya gerek duymadan tamamını içmeli derim...
şiir anlamsız kelime kavgası değildir . ve kendi içinde bir tutarlılığı, anlattığını en azından sezdirmesi gerekir derim. ama bu gibi eğer yaşatabiliyorsa -ki istenen de odur- o zaman alnından öpmeli şiirin...
ufak tefek nüans ve yerleşim hataları yok mu var elbet. ama bu güzelliğin ve derinliğin ardında bırakmak lazım onları .
hımm... bravo... şiirinize eleştiri yazmak isterdim ama belki daha sonra diğer şiirlerinizi de okuduğumda olabilir. Türkçeniz gayet iyi ve az kullanılmış sözcükleri şiirleştirmişsiniz örneğin ben de "peg" sözcüğünü bilmiyordum teşekkürler ( gerçi yaptığınız sıfat tamlamasını anladım sayılmaz) ... şiir dilini büyük ölçüde öykü diliyle birleştirmişsiniz bu şiirde... genelde beni rahatsız eder ama arada öyle dizeler var ki aşkolsun! "kanatlı kapılarına siyah bir nehir çizerek gittiler " çok iyi...
diğer şiirleri henüz okumadım ama şiir yerini hak etmiş... seçenlere de teşekkür...
FilizBedük tarafından 12/8/2012 1:05:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
damlarda loğ taşları, sivinglerinde tahta tokaçlar kerpiç duvarlara yaslanmış kar küreyen mecrefeler sedir altında lastik çizmeler havı dökülmüş tekeş eldivenler kaldı tavanın merteklerine sinen tütünlerinin dumanı yapış yapış soğuk kış gecelerinde gümüşten bir pus kaldı gözlerimizde bir de burnumuzda sönen çıraların gaz kokusu
azaldığımızı görerek gözyaşlarını avuçlarına gömerek ve yükleyerek yaşamın anlamını toprağa göçüp gittiler
yurt edindikleri yazı yabanı seslerinin yankılandığı dağları keskin kayaları yarıp geçen keçi yollarında cizlavet izleri kaldı
damlarda loğ taşları, sivinglerinde tahta tokaçlar kerpiç duvarlara yaslanmış kar küreyen mecrefeler sedir altında lastik çizmeler havı dökülmüş tekeş eldivenler kaldı tavanın merteklerine sinen tütünlerinin dumanı yapış yapış soğuk kış gecelerinde gümüşten bir pus kaldı gözlerimizde bir de burnumuzda sönen çıraların gaz kokusu
azaldığımızı görerek gözyaşlarını avuçlarına gömerek ve yükleyerek yaşamın anlamını toprağa göçüp gittiler
hüzünleri kör albümlerin sararmış sayfalarında kald
Bugünün insanıyla mukayese ettiğimizde o gidenleri... :(( keşke dedim keşke ah keşke o dönemde onlarla gidenlerden olsaydım keşke...
Değişen değer yargılarını onikiden vuran oklarla, yine geçmişin o salt tarihsel, kültürel demlerinin zengin sunumlarıyla, hepsinden önemlisi insan merkezli vurgularıyla özlüm yüklü, dehşet bir güzellikti.
Kutlarım yetkin kaleminizi sevgili üstadem.Varolsun , sorumlu şiir yüreğiniz.Her dem sevgimle ve saygımla.
İnsanlar artıyor. Öyle ki; neredeyse yerküreye sığmaz hale geldik. Uygarlaşma adına kırsalın doğal evrimleşmiş genlerini kentlerde zibil ederek yaşam alanımızı kendi denetimimiz dışında büyük bir demografik harmana çevirdik. Değişimdir yaşanan. Yok olmak, yoktan var olmak değil. Gidenler eğer bilebilseydi; kapılarına turkuaz nehirler çizerek giderlerdi. " kanatlı kapılarına siyah bir nehir çizerek gittiler " Demek kederli gittiler. Geriye bıraktıkları; -şiirde anlatılanlar ve biz yeni nesil insanlardır- sanarak gittiler. Gidenler gitti. "Yükleyerek yaşamın anlamını toprağa" gittiler. Kral Sargon'un kızı şair Edheduanna da tanrıca İnannan'a böyle seslenmemiş miydi. Ne mutlu bize ki; "kuruyan çeşmelerin gözesini çiçek tozları sardı" da binlerce yıl sonra birileri bugünlerimizi içi burkularak ama küçümsemeyerek yad edecektir diyebiliyoruz.
İşe şiir yararlı bir üretimdir; içinde ölmekte olan birinin son sözleri kadar içtenlik ve riyasızlık olduğu sürece, gözü ve gönlü perdelenmişlere gökyüzünün turkuazını sunduğu sürece.
Kutluyorum ve hep böyle örnek olunuz diyorum. *büyükharman*
büyükharman tarafından 12/7/2012 1:37:50 PM zamanında düzenlenmiştir.