EL-VEDA
ey benim nesirim, şiirlerimin süsü
olabildiğince kalbim sessiz derinliklerinde kırlangıc çığlıklarında yezit masum bakışlar deprem yığınakları kadar ağır bal mumuna dökülmüş iki elimin tüm izleri kaderimin anlatamadığıydı güya, güya gördüğüm rüyalarda anka kuşu taşırdı beni ve beslerdi her bir kanadından sen vardın ya hani gözyaşları yoktu uykusuzluklarımın, asla ve asla ağlamazlardı. hani biz öylesineydik değilmi ? öylesine bir şarkı, öylesine karalanmış iki satır söz; aşkın son çırpınışlarında ağır kalmış bestelerine tutunur vicdanın bir yırtık kayıp ilanı yosun kokusu işlemiş, gayri yaslananı olmayan duvarlarda ayrılık artık mecburi yafta ve bir sevgi arar kendini, bir şehrin çıkmaz sokaklarında ey benim derin aşkım,bir kelebek üfürürse eğer, vücudunda benden kalan kokuları elbetde irkilirsin bir gece vakti ve işte o an vurur alnından ayrılık hain pususundan güya sevgiyi anlatırdın bana ve ben dinlerdim, ben dinlerdim notaları yazılmamış dağınık aşkımızın şarkılarını, kelebeklerin kadar yetemedi nefesin, sıcaklığını aldı benden ayrılık ve biz oylesineydik değil mi ? sevgilim ve oylesine nefes aldık ve dokundu veda el-veda |