ARZULARZoraki bir tebessüm düşse de dudağımdan Bin kırık ezgi düşer, bir çürük budağımdan. Bir dalım solgun yeşil, bin dalım bitgin, ezgin Kırk yıl hüsrana koştum, tam kırk yıl doludizgin Dağımda madenciydim, cevherimden vuruldum Gün gün içi boşalan dağlar kadar yoruldum En nihayet yol bitti, alnımda mermer duvar Ne aşacak dermanım, ne sihirli lambam var Yüreğimi paklar mı, beyhude yaşta “aman” Geç kalmış secdelerde geri döner mi zaman? Zaman inmiş kemiğe, ayaz yanığı gibi Cehennemlik sırların ürkek tanığı gibi Yırtılır sinesinde nefsin kâğıt kalkanı Süzülür şakağından sevdaların al kanı Kanlı bir oyun olur med - cezir geceleri Yüceleri indirir, yüceltir cüceleri Ufacık çelişkiler aşılmayan dağ olur O dağ gibi sevdalar “an” larında boğulur Vuslatın çıkmaz yolu, kederin kabesiyim Evet! Hayat bir oyun. Müzmin kör ebesiyim Hani el gibi geldi, hazan el gibi gitse Parmak şaklamasıyla, birden bu oyun bitse Son bulsa kuş beynimin çılgın hakimiyeti Tıkansa kursağına, ne kaldıysa niyeti Toplasam dizginleri, geri dönse iradem Sorgulasam kendimi, sorgu var ise madem Parçalasam cismimi budur diye diyeti Kırklanmış ceset gibi dökülse lif lif eti Tuz oluverse tenim, yağmurumla eritsem Ruhumu tan yerinin çizgisinde kaybetsem Boğulurken gecenin hain mahremiyeti İz dahi bırakmasam geçmişten nihayeti Ölmüş birilerine yarın olsam değersiz Ne geleceğim kalsa ne geçmişten bir tek iz Fışkırsa kardelenler hangi gedik açıksa Taptazecik bir bahar tufanı yarıp çıksa Ben olsam, ben olsam o çılgın yılkının başı Tırnağımla eritsem, yüreğimdeki taşı Ne uçurum tanısam, ne bir tek dağ, ne dere Nefessiz kanat açsam günün doğduğu yere |
Kutlarım
Yüreğinin sesi daim olsun dilerim