AKSAYAN GÜNÜN GETİRDİKLERİ
Yüzyıllarca kaval sesiyle uyanan
Gün, kaçırdı uykusunu nefesinde güllerin Gizli bir umutla taşıdığımız İçimde uzak baharların özlemi Ne çok yabancıydınız, ne çok yaralı İçince geceyi, tuzla buz olan çorbada bıraktık Dağ kokusunu, menekşeyi, her şeyi Ah! Neydi o günler, neydi! Şimdi bir kaşıksınız, vitrinden anılarla Sessiniz, şimşirden hayallere terk edilmiş. Yankılanırken bir dağdan bir dağa sesimiz Koşuyordu uçurumlardan kırların gülüşü Oynaktı sazlar, rüzgâr delişmen Seyrinde kör kuyulara taşlar fırlattığımız Yüzlerce ışıklı balon, gökyüzüne eşti. Kaç düş batırdık karlı çatısında saplantıların Yetmedi gücümüz, dağıldık düş misali. Kimi yuvasını arayan kuş olduk. Kimi tan, silindi aksayan günün gözlerinde Silindi iki seher arası zaman Bağdaş kurmalar, sonlamalar Ve yüreğimde kanayan göç tutkusu Yarı çılgın, sağır sesleri serap gibi gecenin Çiğdem zamanıydı karınca yuvalarına yürüyen Güneşi sırtında taşırken çocukluğumuz Sanki hiç yoktunuz, var olmadınız hiç İçimde yağmalanmış rüyaların özlemi Bir çığdan bir çığa geçer gibi Hangi güle saklanmışsa sevgiler, hangi dala Koparalım ocağından, dağılsın bütün dünyaya. Hüzün çalmadan kapımızı, gün aksamadan… |
Yüreğinize sağlık. Selam, saygı ve sevgiler.