Yaşam Dediğin
Kendi sesimin tınılarından ayrılık işlerim gergefime
İmgelerime düşer düşlerin gelinliğini giyen bir kız Şölenler kurulur, kadehler kırılır, öpüşlere düşerim Bir şiir olurum en çok, yanardağ gözlerinde kalırım. Vuslatın çıraları yanınca cemreler aya vurgun düşer Kırıntı sevdalarla beslenir aşk, kimi de gülü özler Sağanak düşler sarmalında kalp menzilini terk eder Kıtlık düşer, kıyamet ölümleri asırlardır hep fişler. Sevda, ana baba okşaması, itilir/kakılır, hükümlü sanık Hanını arayan bir yolcudur aşk, türküler içinde bir ülke Al götür bedenimi, geceyi silkelesem sen düşersin içime Bir öpüş kondurarak bedevi yalnızlıkları sarmala döşüme. Biliriz ki, en çok bir anahtar deliğinden gözlenir karanlık Sökülen kazaklar dikişler tutmaz, aynalarda artınca çığlık Taş konuşmaz, ağaç çamur tutmaz, rüzgâr ince belli şıllık Gecenin ayazında pul dökülür yüreklere, aşk anlık krallık. Kumdan kaleler yapar yoksul çocuklar, güneşi hiçe sayarak Sayısız yıldızın oynaştığı göklerde yaşamak ve ölüm türküsü Okyanus Kaf dağının ardında, açar göğsünü ve kayaları oyar Renklerin cümbüşü yansır sularda, dün yitti, bugün yarını kovalar. Ahh. Bilebilsek keşke’lerin tarumar esintisi nereden nereye eser Birbirimizden kurduğumuz bu insan harmanında, takvimler ne der Bütün sözlerini söylemiş insanoğlu, sevinci anlık, aşkı hiçe saymış Ölüm hayatın gözyaşında, yaşam dediğin bir varmış, bir de yokmuş… Selahattin Yetgin |
Birbirimizden kurduğumuz bu insan harmanında, takvimler ne der
Bütün sözlerini söylemiş insanoğlu, sevinci anlık, aşkı hiçe saymış
Ölüm hayatın gözyaşında, yaşam dediğin bir varmış, bir de yokmuş…
Selahattin Yetgin
güzeldi yine gönül sesiniz
saygı duydum yazan kaleme