25 EKİM
"böyle bir aydır EKİM.Hazindir en barizinden.yirmibeşine vurduğunda gün,bir hatırayı diriltir,bir doğuşu doğurur,bu doğuş benim doğuşumdur."
üzerime yağıyordu gece, gözlerim ağır,yüreğim sağır,karanlığı dinliyordum, ne sesin vardı boşlukta,ne ısıtan nefesin, bir kedi yavrusu gibi,hasretten inliyordum. sonbahar döndü derken,karakış çaldı yine kapımı, güz, gözlerimde bir tutam, hasret ekmekten, ıstırap biçmenin bitmez figanı, gönül diyarının tabiatına bir çiğ gibi düşmekte, acısıyla kıvranan beşer,alacakaranlığında biçare aşkın, gün doğuşuna tutunmak iştiyakında kalbim, bir el, bir medet himmetinde aciz, bir derman , bir merhem, bir ilaça muhtaç, aç. yağmur tanelerinde hissediyorum mevcudatın ahlarını, emelleri harap olmuş yüreklerin hıçkırıklarında buluşuveriyor sesler, en hazin notalara basıyor kader denen bir hasletle. dökülüyor bulutlarından hislerim, her yer tarumar yüreğimde. ağlamaklı bir diz çöküş nihayetinde, omuzlarımdan sökülüyor kollarım, dökülüyor karlı dağlar gibi şakaklarımdan derman, ve boğuyor bir evreni ıstırabının vebasında ene. veremli bir hıçkırık bu sonuncusu, nefesini ziyan eden bir ciğerin,yanık kokan türküsü, ve titreşimlerinde hışçıran bir kalbin, masım günahsız bir çocuk cihetinden tek avuntusu, bir hatıra dahilinde sararmış gül demeti, kırık dökük yapraklar,aşklar, arzusuz bir keman, çekiyor notaları içine, ruh üfler gibi bedene canlı, can verircesine heyecanlı, bir azabı diriltiyor yine gökler, kara bulutlar, kara olan herşeye karışıyor yeniden, ve kapkara bir karanlığa mahkum ediyor yine mevcudu... Z.Terzioğlu/Bursa |