1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1593
Okunma
aşk bu ya
zımparanın unuttuğu kıymık
I
seni görünce
ilk aklıma gelen
nefeslerimi biriktirmekti
zor gelse de müsrife tasarruf
bana yaşamak gerekti
sonra yıldızların sırrına erdim
gündüzleri pek uzağa gitmiyorlardı
geceyi gözlerinde bekliyorlardı
(yanımdan hüzün kokan insanlar geçiyordu
kadınlar sevdiği ile sevişemediğinin sancısını doğuracaktı
bilmiyorlarsa ninni söylemek kolaydı
yinede dillerindeki öfkeyi bir tükürseler yaşama
bedenleri kadar kraterler açılacaktı
yutuyorlardı
hayallerinin kırıklarını erkekler ceplerinde taşıyordu
uçları delse de avuçlarını
kimseye söyleyemezlerdi
utanıyorlardı )
seni görmüşlüğüm yeniydi
hüzün kokmuyordum daha
sonra paçalarımdan dökülürdü belki
Seni görünce
dokunmak istedim
cesaretsizliğim engeldi
ve ellerimden emin değildim
parmaklarım
dokunmanın sahiplik olmadığını hiç öğrenemedi
II
bir doğum değildi milat
öncesi ve sonrası da yoktu
rakamları devrile dursun birbiri ardına
takvimi beni eskitemiyordu
ille bir eşik gerekiyorsa zamana
o seni gördüğüm andı
(sofiler çile kakmalı sabırlarda hakkı arıyorken
arap dilberinin hal halından kaçıyordu yaşam
ateistlerde nabza inanıyorsa
kalbim kendini iskeletime çarpıyordu
bir ümminin rahatlığı vardı üstümdeyse
bilmediğinden hesap sorulmazdı kimseye)
ne varla yok ne de mana ilgilendiriyordu beni
tepemizden uçan kuş sürüsü kadar
bir doğumun haberi değildi seslerindeki
tüyleri de matem rengindeydi
seni görünce
göz kapaklarıma yalvarasım geldi
açılıp bir daha kapanmasalardı
hatta hiç olmayabilirlerdi de
sana bakıyorken
tahammülüm yoktu
bir kirpiğin engeline bile
ve
sen benim nereme baksan
benim oram acıyordu
bütün iğnelerinde köreleceği tuttu
bir kıymık
içimi yara yara geziyordu