davet
tüm susmalarımı bugün kullanayım
sen sabah geç vakit gel günaydından başla hâl hatırla devam et sonra istersen dedikodularını dinlerim öğleye doğruda başlarını hatırladığın şarkıları söylersin öğleden sonra erken sayılmaz rakıda var şarapta şarap dersen peynir yetişir ama şarabın şişesi yarım rakı dersen çoban salata yaparım yakıştırırız konserve pilakiye birde peynire kavun ekleriz yetene kadar içeriz ikindi akşama yüzünü dönerken ziyanı yok ben yine susayım lâkin sen de yorulursun konuşmaktan bir solukluk durduğunda anason kokan ağzından öpeyim sabahı kaçırırız ihtimal, lazım değil zaten bizde perdeleri açıp geceyi karşılarız alkolle adamakıllı yıkanırken içimiz göz bizim yaş bizim hem ağlar hem güleriz kasıkları ateş sardığında, dışarının soğuğuna inat birbirine dokunamayan yıldızlar kahrolsun gönlümüzün hasadı kırılmışken evvelden ben seni ekerim, sen beni biçersin yeniden ertesi gün ben uyanmadan git sesinle perdeler açık kalmış olur, uzak dur pencerelerden unutursam buzdolabının üstüne koymayı bekleme sen, kararınca al cebimden |