gurursuz seslenme
böyle gidilmez
sarsılmalıyım en azından her adımın ayrı bir deprem olmalı kanamalıyım akmalıyım ardın sıra gönlümün tırnaklı olduğunu bilerek böyle iki parça pıhtıyla kabuk bağlatmak olur mu yokluğun karavana değilse de sağımdan solumdan değil tam yerimden vurmalı bir yanım kopmalı diğer yanım parçalanmalı iskeletim kav misâli alev almalı sen giderken sapasağlam durmam olur mu gidince gittiğini bilmeliyim öncenle sonran bir olmamalı yemeden içmeden kesilmeliyim ağlamalıyım ve biri bana acımalı bir vakit yas tutmalıyım ne kolum kanadım zinhar ne de başka bir yerim kalkmalı hatırlamalıyım kulağımın ardındaki tövbeyi sonra yakışmalı gitmen sana değil hadi ama bana oturmalı ses getirmeli altı okka koymalı şarap birlikte içtiğimiz gibi yapmamalı türkü söyletmemeli adamakıllı çarpmalı dayanmalıyım kapına günün en ortasında “meraklı melahat”a öpücük atmalı “ne var”ından bakıp sataşmalıyım rastladığıma o evden taşınman farz olmalı yani her halükârda sapıtmalıyım sana bana öfkeye gurura boş ver kendim için diyorsam bunu nâmerdim aşka ayıp olmasın yeter ki gittiğin gibi gel ben ardına düşmeden alelade bir günmüş gibi alelade mutluluklarımla gel birkaç ayın lafımı olur koca ömürde değer yapacağın bir orta şekerli kahveye (d o ğ r u s u bilirim zaman makara değildir geri sarılmaz yaşanan yaşanmıştır istesen de yok sayılmaz sen sevmek de buna ben sensiz yapamamak gurursuzluğa mahkumken birde böylesi vurulmaz) |
Anlamlı ve aşka yakışır bir şiir...
Tebrik ederim.