OLMAYIŞINDAN OLANLAR
Dilime dolanmış bir türkünün,
Okunmayası nakaratları seni söylüyor. Anlatıyor bir paragrafta Senli yarınlar düşleyen acıtılmış kız çocuğu. Sesinin köhnesinde kıyılara vurmuş nice dalgalar, Dövmekten yorgun kumları. Tozlu sokak lambalarından kıvrılan, Ürkek ışık hüzmesinde yarin yüzü. Aydınlanmıyor gül dediğin çehrem, Dönük değilse suretine. Gam serpilmiş tellerinden, Sızısından titredi bam. Bende var oluşuna ferman yazıyorum, İspata delilim yetmiyor. Sen bu satırlara düşmekten habersiz, Dizlerinden kanıyorsun. Dualarımdan yol yaptım, Temizledim parmak uçlarımda geçmişin izlerini. Ayağına derdim takılsın istemezken, İyi halimden müebbet yedim sofranda. Sıratlar bıraktın bana Kıldan ince,kılıçtan keskin. Ne yana firar edecek olsam, Sana çarpar savrulan eteğimde bu şehir. Damlalarından birikip, Deryalar bırakıyorum avuç içlerine. Koklamadan derdest ettiğin karanfiller devriliyor uçurumlardan. İnsanlar geçiyor bir yerlerden, Mavi gözlerinde gece karası. Başak dedikleri saçlarıymış meğer, Ben kuzguni görüyorum. Kendime verdiğim sözlerden inşaa edilmiş viranenin Köprü altında ümitlerim. Sırça köşklerinde incinme sen yeter ki. Benden esen yellerin ayazında Kırağı kesmez senin yüreğin. Bırakırım incileri ayak diplerine, Görmesen ne gam? Süslensen aşkımın gözlerinde, Islansan yetmez mi? |