iştahlı sonbahar
Elektrik süpürgesi
içinde dönen sonbaharın yol kenarına uzayan tellerine asıyorlar ölüm ilanlarını. Yeşil maskeyle yüzüme yaklaşan diş hekimi ayrılık. “Bana şarkı söyle bebeğim!” “Beni sevdiğini söyle!” “Ülkeyi sevdiğini söyle!” “Tanrıyı sevdiğini söyle!” “Öğretmeni sevdiğini söyle!” “Okulu sevdiğini söyle!” “İşini sevdiğini söyle!” “Babaya sevdiğini söyle!” “Söyle ve kurtul herşeyden…” Palmiye sakalında yaşayan kuşlar pisliyor banka oturanların üstüne. Ve buna talih diyor insanlar. Kim akıllı söyleyin! “İnsanın bütün deliklerinden bir şey akıyor.” “Peçete ve tuvalet kağıdı işinde iyi para var o zaman.” “Boşver, silah gerek bize. Doğal olmayan bir delikte biz açarız onlara…” Sesime vurmuş tenin. Ne lezzetli kelimelerim, ve sigara yakmam gerekmiyor makamında “seni seviyorum” için… “Aramıza hoş geldiniz. Artık bu ailenin üyesi oldunuz.” “Sigortamı tam yatırıyorlar, günde bir öğün yemek ve servis var. Haftada 40 saat ve ayda 3 gün fazla mesaiden toplam 850 lira. Ayrıca çay kahve şirketten. Daha ne olsun. Buna da şükür.” “Malesef iş akdinize son veriyoruz. Üzgünüz…” “Anne, öğretmen bana dört buçuktan beş veriyorken sen neden dört buçuktan beşte işten çıkmıyorsun?” |