adı hazandı nar çiçeğinin.. mavi yeşil özlemlerde.. göğün; kasvet yorgunu yüzünde hüzün.. adı hazan konmuş bebeğin inemiyor kucağından kaotik iklimlerin.. değneyi kayıp zamanın çevresine yaşlı mevsimler toplanmış, güneş düğümlü çözümsüzlüğe takvim yaprağı döküyorlar.. seyrelmiş sevgi bulutlarının içinde/ paslı düşlere meyletmiş şehir.. verdiğini almak istiyormuş doğa’nın elleri duası makbul beyaz nakaratların duyulmuyormuş sesi taze aşklardan habersiz nemli bir güz sürmüş yüreklere kuş ağzında can veren nar çiçekleri.. dağların imge olmaktan vazgeçtiği kurgular küslüğün yorganını örtmüş alacakaranlığa, ışınmıyor yenigün.. özlem yakarmasında epriyen dil müteakibi gözleri sürçen rüyamın son seyrine varıyor çıkıyorum geleceğin ilk-baharsız izinden.. fazlaca koyu renkteydi iri dikenli sakar çalılar; sevdanın ok işaretine tutunmuş bakir yolun patika boynundan bata çıka ışığını emiyorlar/ fersude aşkların hüsranı bozuk düzen sürgünü düşüyor bir şairin gölgesinden göç kuşlarının öç aldığı uçurumlara... .. |