KIŞA VURURKEN ADIMLAR
ellerimi yüzümde gezdirirken
yüreğim zamana karşı kaybeden taraf olmanın hüznünü taşıyor. tıpkı eylül gibi kışa vururken adımlarını. o havaya girmiş saçlarım şimdi kırılmış aklarla dolup taşmış. gözlerime kurulan beyazlık zihnimde ki tedirgin bakışları vuruyor aynalara, şüphenin gölgesi düştüğü gün yaşam; içimde ki dünyaya karanlıklar taşıdı toz pembe hayallerimi yıkıp. uzun zamandan beri güzel bir söze hasret kaldı dilim. isyanın öfkesini nöbete vurmuş aklım, hala mazide kalmış yitik günlerin acısını tadıyor. canımın sıcak muhabbeti çoktan kesilmiş damarlarımdan, zamanın dinmeyen açlığına yenilip ağlarken, bir köşeye çekilip yalnızlığımı kırmaya çalışıyorum. Ben; kaderin çamur attığı yalancı gölge, ve heveslerine tutkuyla sarılıp gençliğini günahla yıkayan sefil insan ölüme damgalanmış aciz ruhumun sesiyle sana sesleniyorum; Sen; edebin duvarını yıkıp karşı fırsatlara idealler yükleyen, büyülü zaferlerin sahibi zaman, al işte her şeyi mi sana bırakıyorum. artık bu oyunlara son ver mimiklerimde fışkıran bu acı dolu tebessümlere inan. ah! kelimesine bile şu an ne kadar çok muhtacım, her şey boğazıma düğümlenmiş. bir dileğim var hayattan kopacağım gün Rabbim kelimesini bana çok görme incinen bedenim ölürken kıvranıp durmasın. Bırak şu zavallı yüreğim sana yeniden kansın, o geçip giden günlerin hatırına. AĞLAYAN NİSAN |