Aşk Adamı...
Merhaba;
Benim adım Aşk Adamı. Kimliğime bu adı yazdırdım, yaşamak, varolablmek için verdiğim mücadelemde, kendime bu adı taktım. Sizlerin’kine benzeyen bir adım, bir kimliğim var mı onuda bilmiyorum. Çevremdeki insanlar bana bu isimle seslenir. Aşk Adamı diye... Güzellikleri temsil eder adım. Kalbinizde var olan şeyleri, sevgi,his ve duygu gibi... Ama bana soracak olursanız, aşk’tan bi o kadar uzak halliceyim. Gerçi ben de Aşk gibi, çelik yelekle ulu orta gezerim ama... Kimi zamanlar, bir istasyonda el sallanılıp, geçmişe gömülen, ortada bırakılan sevgili olurum... Gözlerimden çiy taneleri düşer yanaklarıma süzülen... Bazen de istasyondan kalkan son trenin içindeki, son kalan bileti almış bir yolcu olurum... Bir başka istasyonda bekleyen, sarılmayı hasretle bekleyen, sabırsız ve gözleri yolda olan, bir kucak kadar heyecanla atar kalbim... Ama ben en çok bütün istasyonlardaki bekleme salonu gibiyim... Öylesine çaresiz, sıradan kendi halinde, öyle sessiz... Sessizliğe aldanmamak gerek... Az sesinizi kısıp, kulak verecek olursanız eğer, içimde gürüldeyen, kan akıtan ırmaklarımın sesini duyabilirsiniz... Kulaklarınız sağır edercesine... Bazen kanatlarım olsun isterim... Maviye çalan gözyaşlarım. Buradan ta uzak diyarlar’a kanat çırpayım. Oradaki aşk kokan insanlara, sevenlere sarılayım sımsıkı. Gözünüzü birde benim düşlerimle, kapatabilseniz, kavuşmak adına, çırptığım kanatlarımdan esen yel’i hissetseniz, beni anlamamışsınız demektir. Boşuna da uğraşmayın anlayabilmek için... Yaşınız,boyunuz benden çok büyük olabilir... Aklınızda daha fazla ögeler, bulunduruyorsunuz belki de. Tamam, Ona’da Amenna... Lakin beni anlayabilmeniz için, kanatlarımı takıp, uçtuğum masmavi gökyüzünde kanat çırpmanız gerekir... İçinden geçtiğim, yağmur bulutlarından ıslanmadan siz de geçmelisiniz.. Hayalleriniz bölündüğünde, beş paralık insanlara, ceket ilikleyip saygı duymak zorunda olmanız için, zorlayanlar oldu mu...? Sanmam. Çünkü sizler, böyle bir şeyde panikleyip kendinizi ateşe verecek kadar zekisiniz! Oysa ben, her gün bölünmüş düşlerime gece bekciliği, ve uşaklık ederim... Ve bunu yapabilmek içinde, kişiliğimi de ikiye böldüm, tıpkı hayallerim gibi; keskin bir testere ile.! Bölünmüş yanlarımdan biri mutlaka sorun çıkartır... Böyle olduğu zaman Gökyüzüne, bulutlara küsmek gelir içimden... Ağlamak gelir sonra.! Sonra zaten bir bakmışım’ki, müsait bir kuytuda kurşuna diziliyorum.! Kanı deforme olmuş, üç beş kendini bilmez, Aşk’ı tanımaz, Aşk’ist ler tarafından...! Sokak ortasında,güpe gündüz, kent’in en Aşk’tan uzak yerinde...! |
beş paralık insanlara,
ceket ilikleyip saygı duymak zorunda olmanız için,
zorlayanlar oldu mu...? "
Bu berbat bir durum işte.. Şiirin tümüyle iyiydi şair kardeşim...