vuslat ertesiBeyaz bir ev girdi düşüme Önünde yasemin çiçekleri Öyle hayallere sürgün biraz da yorgun Belli belirsiz bir siluet Pek aşina geldi Upuzun zifiri saçlar Hani o kış aylarında Yanak yanağa Atkı yaptığım boynuma Bağrımı ısıtsın diye Alırdım koynuma… Koklayıverdim içime çektim Teninin süt kokan yağmurlarında Birdenbire bir üşüme hali Uyandım!.. Yağmur damlacıklarının Kaldırımlara düşüşü gibi Düştüm aşkın yol ayrımlarına Garip bir seyahat benimkisi Yıllar argını… Ellerimden tutuyor biri Kalk! Kâbus görüyorsun! Ne kâbusu? Vuslata eriyorum! Ne kâbusu? Hülya’ya varıyorum! Uyku hepimizi yutmuş Evlat torun unutmuş Yalnız ve kırgın teyzem Çocuklar keyfinde âlemin Küçücük ayrıntı dedikleri Sevmeyle sevilmeyi unutmuş… Milenyumu aşmış Üzgün bütün güzeller Gönüllerde gazeller Gözlerde yaşlı hüzünler Niye öyle bakar ki gözlerime Kenetlenmiş gibi Belli ki var bir derdi Ya dersleri! Ya eş, dost! Ya da sevgilisi!.. İhanet etmiş birisi… Hidayet DAL/Can Sokağı Lambaları |