ONU BİL öyle gelBir gün pişman olur, geri dönersen, Dik başlı gururu, vur da öyle gel. Gönülden bağlanıp, candan seversen, Kalbini burguyla, bur da öyle gel. Sükünet yurdunda acil gerekmez, İstenmeyen aşka, âşık el etmez, Vuslat için ille, bu çile yetmez, Bir zaman berzahta, dur da öyle gel. Gönül dağalarında eşkiya dolu, Delilsiz çıkıp da, şaşırma yolu, Güneşi bekleyip, gör sağı solu, Karanlığa doğsun, nur da öyle gel. Felç olmuş kolları, yorgun dizleri, İfşa edilemez, onca gizleri, Açtığın yaradan, derin izleri, Aşkın sargısıyla, sar da öyle gel. Değiştim diyorsan, biraz umut ver, Kördüğüm olsun da kopmasın ipler, Yıkılsın duvarlar, sökülsün çitler, Terk etsin içini, hor da öyle gel. Mensup olsak bile biz aynı dine, Çatışma çıkacak, korkarım yine, Ne gerek vardı ki, gerksiz kine, İslamdan, barışı sor da öyle gel. O dolu beyninde, kaldıysa bir yer, Gönül mabedine, seccadeni ser, Çehrende gül açsın, harı bana ver, Yüzünden kaybolsun, mor da öyle gel. Mecaza sarılıp, manayı atma, İpini düzgün tut, kördüğüm yapma, Gönülü ayrı tut, nefsini katma, Şeytanın belini, kır da öyle gel. Hakikat dururken, ne ola sanmak, Gözler murat ister, yetmiyor anmak, Hicran ateşiyle kolay mı yanmak, Ciğerini yaksın, kor da öyle gel. Firavun zülmüyele, olduysan Musa, Şuayp elinden, aldıysan asa, Yolun açık olsun, gayri ne tasa, Senide çağırsın, Tur’da öyle gel. Mecnunca Leyla’nın fikrine daldım, En son haberini, Hıra’dan aldım, Reddine hayretle, şaşırıp kaldım, Düşlerimi hayra, yor da öyle gel. Biri bir bilmenin, sence bencesi, Arapça Acemce Türkçe çincesi, Kadir gecen ola, bayram öncesi, İdrakini açsın, sır da öyle gel. Takva kumaşından, allar giyerek, Burak şahlanırken, refref iverek, Eski dostlar, düşman olmaz diyerek, Yaralı kalmadan zor da öyle gel. 13.08.2012...Mustafa Yaralı |
Dik başlı gururu, vur da öyle gel.
Gönülden bağlanıp, candan seversen,
Kalbini burguyla, bur da öyle gel.
Sükünet yurdunda acil gerekmez,
İstenmeyen aşka, âşık el etmez,
Vuslat için ille, bu çile yetmez,
Bir zaman berzahta, dur da öyle gel.
Gönül dağalarında eşkiya dolu,
Delilsiz çıkıp da, şaşırma yolu,
Güneşi bekleyip, gör sağı solu,
Karanlığa doğsun, nur da öyle gel.
Felç olmuş kolları, yorgun dizleri,
İfşa edilemez, onca gizleri,
Açtığın yaradan, derin izleri,
Aşkın sargısıyla, sar da öyle gel.
Değiştim diyorsan, biraz umut ver,
Kördüğüm olsun da kopmasın ipler,
Yıkılsın duvarlar, sökülsün çitler,
Terk etsin içini, hor da öyle gel.
Mensup olsak bile biz aynı dine,
Çatışma çıkacak, korkarım yine,
Ne gerek vardı ki, gerksiz kine,
İslamdan, barışı sor da öyle gel.
O dolu beyninde, kaldıysa bir yer,
Gönül mabedine, seccadeni ser,
Çehrende gül açsın, harı bana ver,
Yüzünden kaybolsun, mor da öyle gel.
Mecaza sarılıp, manayı atma,
İpini düzgün tut, kördüğüm yapma,
Gönülü ayrı tut, nefsini katma,
Şeytanın belini, kır da öyle gel.
Hakikat dururken, ne ola sanmak,
Gözler murat ister, yetmiyor anmak,
Hicran ateşiyle kolay mı yanmak,
Ciğerini yaksın, kor da öyle gel.
Firavun zülmüyele, olduysan Musa,
Şuayp elinden, aldıysan asa,
Yolun açık olsun, gayri ne tasa,
Senide çağırsın, Tur’da öyle gel.
Mecnunca Leyla’nın fikrine daldım,
En son haberini, Hıra’dan aldım,
Reddine hayretle, şaşırıp kaldım,
Düşlerimi hayra, yor da öyle gel.
Takva kumaşından, allar giyerek,
Burak şahlanırken, refref iverek,
Eski dostlar, düşman olmaz diyerek,
Yaralı kalmadan zor da öyle gel.
13.08.2012...Mustafa Yaralı
Nasihat eder gibi çok güzel dizelerdi
Yüreğine kalemine sağlık usta
Severek okudum
Kalemin daim olsun
Saygılar selamlar