(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Esaretin Yıldızları Uyanın ! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Esaretin Yıldızları Uyanın ! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şehirleşme sanayiyi ve teknolojik gelişmeleri beraberinde getirdi.. rahata alışan insanoğlu kendi kardeşinin bile sırtına basmaktan, kardeşinin kanı üzerinde hayat yaşamaktan çekinmez oldu.. rahatlık ve konfor aşkı insanı maddeye buladı..maddeye bulandıkça mana aleminden uzaklaştı insan..
ahmed arif'in bir dizesi vardı " gör nasıl canavar kesilir hayrlı evlat makina.." gibi bir şey, yanlış veya eksik yazdıysam bilen tamamlasın...
işte böyle bir şey.. artık güzel haslet aramak zor, bulmak neredeyse imkansız..
yine de derim ki.. toprağa kim yakınsa mert odur..
VAY KURBAN Dağlarının, dağlarının ardı, Nazlıdır. Uçurum kıyısında incecik bir yol Gider dolana - dolana, Bir hastan vardır, umutsuz, Belki Ayşe, belki Elif Endamı kuytuda başak, Memesinin, memesinin altında, Bir sancı, Bir hayın bıçak...
Ölüm bu, Fıkara ölümü Geldim, geliyorum demez. Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü, Ya da seher, mahmurlukta, Bakarsın, olmuş olacak. Bir hastan vardı umutsuz, Hasreti uykularda, Hasreti soğuk sularda. Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri, İki mavi, kocaman korku çiçeği, Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur. Hiç akıl edip de düşünen var mı? Gün kimin hesabına tutar akşamı, Rahmetinden kim demlenir bulutun, Hayırlı evlat makina Nasıl canavar kesilir. Kurdun, karıncanın rızkını veren Toprak nasıl ayartılır, Yüz vermez topal öküze, Ve almaz koynuna kara sabanı.
Sepetçioğlu'm kömür işçisidir, Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif Mal, haraç - mezattır, Can, pazar - pazar. Kırmızı, ak ve esmer, Yumuşak ve sert buğdaları Yaratan ellerin sahibidir bu, Kör boğaz, nafaka uğruna, Haldan düşmüş, tebdil gezer...
Dağlarının, dağlarının ardı Nasıl anlatsam... Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz. Çırılçıplak, Vay kurban... "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda." Yiğitlik, sen cehennem olsan bile Fedayı kabul etmektir, Cennet yapabilmek için seni, Yoksul ve namuslu halka. Bu'dur ol hikayet, Ol kara sevda.
Seni sevmek, Felsefedir kusursuz. İmandır, korkunç sabırlı. İp'in, kurşun'un rağmına, Yürür pervasız ve güzel. Sıradağları devirir, Akan suları çevirir, Alır yetimin hakkını, Buyurur, kitabınca...
Gün ola, devran döne, umut yetişe, Dağlarının, dağlarının ardında, Değil öyle yoksulluklar, hasretler, Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız... Sıkıysa yağmasın yağmur, Sıkıysa uyanmasın dağ. Bu yürek, ne güne vurur... Kaçar damarlarından karanlık, Kaçar, bir daha dönemez, Sunar koynunda yatandan, Hem de mutlulukla sunar Beynimizin ışığında yeraltı.
Her mevsim daha genç, daha verimli, Sunar, pırıl - pırıl, sebil, Ömrünün en güzel aşk hasadını, Elimizin hünerinde yeryüzü. Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar, Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe Şafakla doğan işgücü. Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür, Ol kitapta böyle yazılıdır, Ol sevda, böyledir çünkü...
Meydan kimlere kalmış ey Rabbim. Yiğitlik esarette iken.
Yiğitler susmuş, yiğitler pusmuş, İki yüzlüler meydanda gezer... Adam yedikçe her yere kusmuş, Namuslu bu adaletsiz düzenden bezer... Tebrik ederim...Saygılar ...
meydanlar köşeleri tutanlarda bakma sanal her şey kopyalayıp yapıştırdıkça aslan kesiliyoruz işlevsiz kuru palavra eyvallah şair kutlarım duyarlı yüreği
Yeni tanışıyoruz. Beni bilenler Bilir Ben şiirden çok Içimden geçeni yazıyorum. Bi nevi psikolojik tedavi. Her fikre de açığım Ve şairlik gibi bir düşüncem Hiç Olmadı :) teşekkür ederim.
Aşk bir yana Onun yeri bir başka yada Sevgi Diyelim. Ama memleketin durumu daha başka. Sessiz kalamıyorum. Dikbasli , asi bir o kadar da haksızlığa gelmeyen bir kişiyim. Hal böyle olunca susulmuyor Canım benim. Teşekkür ederim tatlı şairem
şehirleşme sanayiyi ve teknolojik gelişmeleri beraberinde getirdi.. rahata alışan insanoğlu kendi kardeşinin bile sırtına basmaktan, kardeşinin kanı üzerinde hayat yaşamaktan çekinmez oldu.. rahatlık ve konfor aşkı insanı maddeye buladı..maddeye bulandıkça mana aleminden uzaklaştı insan..
ahmed arif'in bir dizesi vardı " gör nasıl canavar kesilir hayrlı evlat makina.." gibi bir şey, yanlış veya eksik yazdıysam bilen tamamlasın...
işte böyle bir şey.. artık güzel haslet aramak zor, bulmak neredeyse imkansız..
yine de derim ki.. toprağa kim yakınsa mert odur..