sustuğum ağaca bir mabeyin türküsüseyyahların uykusunu içip ve durendiş büyüklerin bozkır yüreğinden aşarak denize doğru yiğitçe vuruşanların bağrıdır bağrımız,nacağa,tırpana ve yıldıza bilenip dolmuştur dolmuştur kerpiç eve çeşmesi gurbetin ve toprağın yangını aşktandır..nice alınların secde diye ölüme vardığı alacehri bahtımıza yanan kafuri mum biraz alıç,biraz asfur,ateş otu biraz anamız avradımız hasret zengini keçisine türkü yakarken yörük ne çok patikadır elleri..ne çok tuz,kum ve fısıltı kopar dünyasından yazılamayan mektuplarız silahları dolu insafımızın,gülleri çürük ve serçe kanadında zemheri, karanfili aslan pençesinde patlatan bembeyaz öğretisidir şiirin.. umuttur damarlarımıza sıtma gibi işleyen göğün aydınlık sözleri ağsts-2012/tahran |
Halbuki her üye, 15 günde bir şiir (ayda iki tane) ve yazı eklese, çok daha sağlıklı okumalar yapabiliriz.
Site, magazinel ortamdan çok bir 'şiir işliği' olma çabasını gözetse, bu yönde adımlar atılsa, daha değerli bir marka haline gelebilir.
*
karpaz Arkadaşın şiirini ilk kez okudum. Geriye doğru bazı şiirlerini de okudum. Kimi şiirleri (iyi olmasına karşın) hiç yorum almamış. Tuhaftı. Bu gözden kaçırmaların altında, sanırım yukarda vurguladığım çarpık uygulama yatıyor çokça.
*
Şairin hoşgörüsüne sığınarak, eleştirel anlamda birkaç söz söylemek isterim.
karpaz, şiiri bilen bir kalem ama özellikle bu şiirde, sanki biraz fazla sözcük kullanmış. Şiirin sözcük ekonomisi olduğu gerçeğine karşın. Bence daha "eksiltmeli" bir dili yeğlemeli Şair.
" seyyahların uykusunu (içip ve)
durendiş büyüklerin bozkır yüreğinden aşarak
denize doğru yiğitçe vuruşanların bağrıdır
bağrımız,nacağa,tırpana ve yıldıza bilenip
(dolmuştur dolmuştur) kerpiç (eve) "
..
İlk dize sonundaki (içip) ile "ve" bağlacının peşpeşe gelmesi iyi olmamış. Ve bağlacına gerek var mı? (Belki son dizedeki (eve) ile ses benzeşmesi, uzak bir uyak yapılmak istenmiştir.
Bu bölüm, daha çok düzyazıya yaslanmış; akıcılık, ahenk, ritim... açısından sıkıntılı.
Ayrıca, (....bağrıdır/bağrımız) gibi (aşağıdaki benzerleri de) dize kırımları, dili zorlamış biraz.
(dolmuştur/dolmuştur) yinelemesi de pek işlevsel gelmedi bana.
Tamamen bir fikir fırtınası denemek amacıyla, daha 'eksiltmeli' bir dille önerim:
seyyahların uykusunu içip
durendiş büyüklerin bozkır yüreğinden (aşarak)
denize doğru yiğitçe vuruşanların bağrıdır bağrımız
nacağa, tırpana, yıldıza bilenip
kerpiç evlerde
---
Buradaki (içip/bilenip/aşarak) halleri üzerinde de düşünülmeli, derim. Bu bölüm yeniden çalışılmalı.
Hatta, ikinci dizedeki (aşarak) bile gereksiz sanki. Daha sezdirmeli bir dil.
* *
" çeşmesi gurbetin ve toprağın yangını
(aşktandır..) nice alınların secde diye ölüme vardığı
alacehri bahtımıza yanan kafuri mum
biraz alıç,biraz asfur,ateş otu biraz anamız
avradımız hasret zengini "
--
Bu bölüm, ilk bölüme görece daha akıcı. İlk dizenin kırılmasıyla, alta düşen (aşktandır), -bence- yukarı çıksa, daha iyi.
Aradaki (..) bu imden de kurtulmuş olunur.
Bitişteki (.... hasret zengini) yerine, daha özgün, çarpıcı bir şey olsaydı, diye düşündüm.
* * *
"keçisine türkü yakarken yörük
ne çok patikadır elleri.. (ne çok)
tuz,kum ve fısıltı kopar dünyasından
yazılamayan mektuplarız
silahları dolu insafımızın, gülleri çürük"
--
Bu bölüm, en sevdiğim yer oldu. Yalnız (ne çok) ların yinelenmesi iyi olmamış, bence. Belki, sesli okumada kulağa hoş gelmiş olabilir ama gözle okunan bir şiirdir, 'günümüz şiiri'.
Az sözcükle çok şey anlatmak. Dahası sezdirmek.
Yörüğün, ellerinin patika olması çok güzel bir imge/çağrışım. Ama peşinden .......dünyasından kopması, gibi ayrıntı gereksiz, sanki.
Dahası, ilk üç dizeden sonra birdenbire gelen "yazılamayan mektuplarız" dizesi, biraz havada kalıyor. Bağlanma sorunu var gibi. Ya da bana öyle geldi. Buraya da daha eksiltmeli bir kurgu/öneri:
keçisine türkü yakarken yörük
ne çok patikadır elleri
tuz, kum, fısıltı
yazılamayan mektuplarda
silahları dolu insafın, gülleri çürük
---
(benzeri daha sezdirmeli bir söylem belki.)
* * * *
" (ve) serçe kanadında zemheri,
karanfili aslan pençesinde patlatan
bembeyaz öğretisi(dir) şiirin..
umut(tur) damarlarımıza sıtma gibi işleyen
göğün aydınlık sözleri "
--
(Ve) bağlacıyla başlayan, üç tümcelik giriş.
öğretisi(dir) / umut(tur)
(dir) ve (tur) un üst üste gelmesi, çapaklı bir dil oluşturmuş.
Burası için de önerim, son dizeyi ayırıp (tek dize) ile final biçiminde bir kurgu:
serçe kanadında zemheri
karanfili aslan pençesinde patlatan
şiirin bembeyaz öğretisi
damarlarımıza sıtma gibi işleyen umut
göğün aydınlık sözleri
--------------------------------------------------------
* * * * *
Teknik bir uyarı: sözcük aralarına "virgül" koyarken, mutlaka virgülden sonra bir tık boşluk verelim ki sözcükler iç içe geçmesin. Görsel açıdan iyi durmuyor. Bir de olabildiğince dilbilgisi imlerinden (virgül, nokta, üç nokta yanyana..vd) uzak durmalı şair. Diğer şiirlerinizde de vardı bu görsel sıkıntı.
Sevgili Şair, yazdıklarımı sakın ola ki "büyüksü sözler" olarak algılamayın.
Şiir Böyle Yazılır' savı filan olarak da düşünmeyin.Çünkü şiirin bir formülü yok.
Uçsuz bucaksız Öznellik'ler var.
Sadece bir pencere açmak istedim. Uzak, farklı, dost.
**
Çünkü
"göğün aydınlık sözleri"
gibiydi yüreğiniz.