Posta Güvercini
Sana ucu değen sözler söylüyorum arkadaşım,dostum,sırdaşım;
Şu an olman gerektiği kadar yoksun,beslenmiyor suallerim böyle Anlatamıyor kimse uzaklığı,sen iki yürek mesafesi kadarsın; Her ayrılık arasına bir büyük sırdaş oturur bilin istedim. Her ayrılık sonrası kucaklar senin tüm duygularını... Hisseder aslında gözlerinden akıttığının gözyaşı değil, Kurak düşmüş bir yüreğe ilaç gibi gelen yağmur olduğunu. Birlikte yazılar yazarsınız sonsuzluğa dair Sonsuzluk yakın zamanına yol olur dökülür, Işık yılı halt etmiştir çokluğun yanında, Kavuşamamak tırnaklarını geçirir bu günün perdesine, Kusarsın her durakta bir derde rastlar,kusarsın Dudağında yarım yamalak şarkılar... Uçuklamış çatlak dudağında; Sana ucu değen sözler söylüyorum arkadaşım,dostum,sırdaşım Ben İçimde bir sevgili edindim bu darmadağın Dünya’ma Sonra Kırık kalpleriyle her biri farklı telden çalan insanlar, Ne ettiler bu aşk’a bilmiyorum... Sövmek işim değildir deyip sırtımı dönüp kaçıyorum, Bu derin karanlık bize bir şeyler anlatıyor anlamıyorum. Salıyorum zihnimde hapsettiğim tüm posta güvercinlerini, Sana köşesi yanık mektuplar yolluyorum... Tüm isimleri unutup duran ninelerin masalları unutmadığı,unutamadığı Bir zamanlar gözüme kestirdiğim kapmacalar köşeleri, Düğüm oluyor gecenin gözbebeklerine... Geçmiş ve karanlık denk kelimeler mi birbirine? Sana ucu değen sözler söylüyorum arkadaşım,dostum,sırdaşım İki kişinin bildiği sır değilmiş öyle diyorlar; Sen bilirsin beni;sır değilim öyleyse! Peki bu insanlar niye sırmışım gibi; Bi türlü çözemiyorlar,anlayamıyorlar,bilemiyorlar beni! Salıvermişim fikrimden posta güvercinlerini, Kırıvermişler bacaklarını... Bu yüzdendir varamayışım başka duygulara, Bu yüzdendir bilinemeyişim,bir mektupsuzluk uğruna... |