Son/r/ANI düşün
Biçimsiz bir ayrılığın kurak yamacında düşük yapmış bir sevdanın kimsesiz evladı gibidir aşk...
Her dokunmaya çalıştığında acı sesi yükselir kimsesizliğinden İçinde parçaları sayılamaz bir hal alır hasretle bekleyişlerin Sonrası olmayan sonraların dehlizlerinde emzirirsin hayal kırıklıklarını; Hep gözlerinin içine bırakılan bir masumiyet acıtır içini Sonra uçurum uçurum düşersin; Düşlerinin parmak uçlarında sızlayan umutsuzluktan Ama bilirsin, Her gün bir önceki gün den daha fazla büyüyen bir acının sahibi olduğunu. Ve tanındık bir sima olduğunu Zamanla alışırsın gitmesini istemediğin mutluluklar gibi.. Sarar dört bir yanını acı bile olsa adı; Bazen onunla da mutlu olmasını bilirsin İçinde kurduğun dünyaya seferler yaparsız Ama hiç bir seferde yalnızlık hissetmezsin kendini Ya ’’o ’’ vardır; ya da ondan kalmış herhangi bir şey Her hangi birşey deyip geçemeyeceğin bir çok şey vardır İnsan ağlamasını bilmeli; Gülmenin; kahkaha atmanın hakkını nasıl veriyorsa Ağlamanında hakkını öyle vermeli Çünkü hüzün her zaman bulaşmaz kalbin yakasına Hayat içerisinde bir çok kez güler insan Ama güldüğü bir çok kez kadar hüzünlenmez... Ağlamaz...bulamaz... Sayacı ölüme kuruşmuş dünyalık bedenini kedere ve binbir düşünceye Kendini bulmak için kaybetmene gerek yok! Çünkü insanın yüreği dünya gibidir. Bazen hep dünyalık yatar, dünyalık kalkar Ama, bildiği bir şey vardır. Onun için çabaladığı dünyanın da bir dünyası vardır Gidecegimiz yer geldiğimiz ver değildir Her gelişin bir gidişi olduğu gibi Her gidişinde bir gelişi varıdır. Ve inandığımız doğrularla bizi bekleyen doğrular vardır İşte bu yüzden yüreğinin sesini dinle Bu yüzden kendini bulmak için kaybetmene gerek yok! İnsan kendini kendi içinde bulmalı ! Her sonranın bir öncesi vardır Biz hep öncelerde kaldık öncelerimizden sonralarımıza fırsat kalmadı Ve yetişemedik hiç bir yarınımızın güneşine günaydın demeye Hep yarım kaldık; Bizi tamamlayamayan bizin sürüngen duygularına haps ettik gözlerimizde son tebessümü kalmış hatıraları Ama biliyoruz ki; Hatıralarımızın da bir hatırası vardır Geçmişte izi kalmış hatıraları çakıl taşı gibi avuçlarımızda gezdirmeye gerek yok Çünkü her attıgın adımda bir hatıra daha yeşerecek figüran dünyanın figüran sahnesinde Hayat devam ediyor Susmak hiç bir şeyi anlatmaz Ya gözlerin bakacak Ya dilin konuşacak Eğer ki sen diline lal sürer; gözlerini hüzzama bularsan ; Ellerin yetim kalır. Yüreğinin sokakları her gün yeni bir cinayete kurban gider Ve zamanla, ceset yığınlarından adım atamaz hala gelirsin Avuçlarında biriktirmiş olduğun dualara ’’baksana’’ ne kadarda masum duruyorlar amin denilmek için Hiç bir yaradılanla paylaşılmayanlar Sadece herşeyi yaradılanla paylaşılıyor Bu yüzden kimseden saklamanı gerektirecek hiç bir şeyin olmaması gereklidir Hayat kısadır Ama yaşanılanlar hayatın kısalıgından kopmuş bir kütle gibidir: yani uzunca bir acıdır. Ve Bazen de mutluluk... Yani sadece hayat devam ediyor taki kıyamete kadar Yani önceni değil;’’Son/r/ANI düşün Sadece... ’’düş/ün... ’’secdeye’’ Serdar Özyanız |