gece hırıltılı nefesiyle solumaya devam eder...
Bir yudum alıyorum soğuk biramdan.
Eğlenceli mezar odamdayım. Müzik kaliteli, içki bol. Kadınlarda fena değil hani. Aynı tuvaleti paylaşıyoruz. İnsanları inceliyorum. Eğlenceli olmayan hayatlarını sıkıcı değilmiş gibi yaşıyor, genellikle kendilerini önemli hissederek geçiriyorlar… Kahvaltı hazırladıkları ve aşık oldukları adam tarafından aldatılmış kadınlardan geçilmiyor burası… En şık elbiselerini giyinmiş, gelmişler. Parfümlenmiş göğüslerini cesurca sergiliyorlar. Birileri düzüş konusunda şanslı olmak zorunda. Benim olmadığım kesin. Benimde ihtiyaçlarım var! Ama kadınların bana yok sanırım… Bir yudum daha alıyorum soğuk altın suyumdan. Köprü trafiği umrumuzda değil burada. Enflasyon bir bardak votkadır burada. Savaşlar ve felaketler gece sonunda aklımızın ucundan bile geçmez. Hastalık mı? Karaciğerimiz dayandığı sürece yaşarız biz. Gidecek işi var bazılarımızın. Patronu yalayanlarımız var. Ölümden kimse bahsetmez burada. Bu bara ölüm giremez, damsız olduğu için muhtemelen… Kısa boylu sarışın fıstık dönüyor etrafımda. Bakışlarımız eşitleniyor arada. Kısa kot şortuyla zıplıyor köşede. Tuvalette karşılaşıyoruz bir ara. Hiçbir şey olmuyor tabi… Müzik beni geçmişe götürüyor Bir zamanlar başka bir yerde mutlu olduğum anlara… Sadece bu his için geliyorum buraya. Ve bir kadın bulma düşüncesi beni hayata bağlıyor… Arada denk geliyor bazen. Daha çok olarakta gelmiyor. Gidebileceğim tek yer burası. Müzik kaliteli, içki bol… Her hafta cumartesi günü kıyamet kopar burada. Mahşeri kalabalık! Kimse kimseyi tanımaz… Eskiyen yüzlerin yerini yenileri alır. Küçük dünyamızda yaşıyoruz, böyleyiz biz. Bok çukurunda ölümü bekliyoruz. Genellikle yalnız, aldatılmış, kaybetmiş, bar aynasına düşen kendi çirkin yüzümüze bakarak, iyi ve başarılı olduğumuza inanmış, yeteneksiz, kısmen gururlu insanlarız biz. Birgün sizide bekleriz… |