ÇOCUKLUĞUM
Hani nerde o günler; sakız etmeye gidip,
Göğösu yollarına vurduğumuz gün hanı? Biraz koz helvasını lavaşa katık edip. Çocukluğun tadına vardığımız gün hanı? Hanı bir dirmit bulsak arardık eşkasını. Sırmalı çam dibine , komazdık başkasını. Gizli gizli koparıp pantolun kopçasını, Mıras oyunlarına verdiğimiz gün hanı? Özlemle yad ederim o güzelim anları. Gece Ucalanı’nda yattığım zamanları. Başları gelin gibi süslenmiş hayvanları, Dipler’in yokuşuna sürdüğümüz gün hanı? Söyle; nasıl dayanır sıla hasreti çeken? Kor düşer yüreğime o günleri anarken. Kurt Taşı’nın başında Urumca türkü yakan, Lopacan kızlarını gördüğümüz gün hanı? Göçtük yaban ellere; düştük ekmek peşine. Gurbet kahrı karıştı yaşama telaşına. Akşam üstü oturup Yağlı Su’yun başına, Olur olmaz hayaller kurduğumuz gün hanı? Garip Çepni çekemez sevdanın yokluğunu. Buğulanır gözleri; arar çocukluğunu. Susar,gömer içine gönül burukluğunu. Nasip olup sılaya erdiğimiz gün hanı? Sırmalı çam: Ağaçkakan, çam ağacını sırma şeklinde oyar, çıkan akınduruktan (reçine) sakız oluşur. Tadı en hoş sakız bunlardan edilirdi. Dirmit: Mantar. Bir mantarın yanında mutlaka bir tane eşi olur ki yöremizde eşka denir. Mıras oyunu: Misket oyunu; kopçasına oynadığımızdan, büyüklerimizin elbisesinde kopça bırakmazdık. |
saygılarımla,