Yürek hırsızı
Gözyaşım bilir yanağımda ıslanan Afrika’yı
Çölü katılmamış denizi Hücremde ayışığı yokluğun susarken sana Sırtımda kamburlaşan hasret Ölüm bu kadar ağır gelmezdi Kuş tüyü yastık kadar ince ellerinde Gülüm okşanmayı beklerken Masum bir ceylan kadar titrerken Kan doldurdum çeşmelerden Bizimkisi avuç içi yalnızlıktı Mısralarda Akşamlarda pişen buz yanığı sevdalar Karanlığa tutunmuş Gecenin mai siyah bestesinde Karanfili tomurcuk kadehim Bardaklardan boşalan bir türkünün Dudaklarda ısırılan akustik tadı Ben gülüşlerimi asırlık Bir çınar ağacının gölgesinde Saklıyorum. Yetim rüzgârlar teğet geçer saçlarıma Yağmur bırakan kül renkli bulutların, Omzuma konarken ağlaması Gülü konuştursam gözyaşlarımla Sulandığını itiraf eder. Yürek hırsızı katil gözlerine aldanıp Sana nasıl vurulduysa mülteci gönlüm Geceyi örtü kılan Rabbime yemin olsun Kurşuna saplı kurşunlarla Vuracağım yıldızları Sırf gözlerin gibi Parlıyor diye Dağlarda bir şarkı vurulur İçimde hasretin kudurur Aykırı tebessümler yorgun Nehirdir akar kızıl çamur Sen gelmeyince ufuklardan Yokluğun batan güneşim olur 05 06 07 Hüseyin Özbay |
yolun açık olsun her zaman...