Cezayir Menekşesiöğrenmiştik zamanla ölmek kuşlarına benzerdi ama oyun değildi pahalıydı damak tadı önce yüreğine tuz biber ekerdi telaşların kadar yaşardın hayatta sevdiğince gözler gibi değildi kalpler tek renkti ve gevşerdi ıslandı mı kadife çekerdi sarhoşladıkça yelkovan geçerdi her şey temizlerdi sabah karanlıktan geceyi! susun kuşlar susun boşa kanatlamayın göğü! son hece de öldü!.. kader miydi uçurum çiçekleri gibi yaşamak hep mi engebeliydi arazisi yoksa ellerinde olsa tükenir miydi saçların rengi bir acı tütsüydü gurur dedikleri keder postu gibi yürekleri deşeleyen tüm denemelere meşgul çığlıklar ekleyen sevmeyi geç öğrenmek kötüydü belki livane bir serkeşlikti boynumuza çöken zaman ateşiydi sönmeyen ya eskiydi okuduğumuz kitap ve büyümüştük keşkelerden kat kat ya da ; yalancı bir şarkının hayâli güftesiydi aşk vaktinde yılkıdan dönmeyen! zamana sus ekmekti belki ayrılık görememek bir zaman körlük olsa ağlanmazdı bu kadar emekti emeklemekti korkmadan o bir kelebekti yanlış çekmecede yanmış kağıtların altına saklanmış kuru inatların sol yanında sobelenmiş hiç soba görmemiş çocuk! çocuklar büyüyünce unuturdu kelebekler büyüyemeden ölür! hiçbir şey kalmazmış geride nefes alıyorsa ölmemişse zaman çiziklerinden gayrı deride sönmemişse hayat telaşesi ellerimdeki sıcaklık yalan! gözlerimdeki Cezayir menekşesi! susun kuşlar susun boşa kanatmayın göğü tükendi heceler bitti ömür tüm çiçekler toprağa s u s a r a k ölür!.. ToprağınSesi . |