İKİ KOMŞU / çınarAsırlık bir çınar vardı küstah, kibirli; Azbuz rüzgâr, ona bir şey yapamaz belli. Dibinden bir çay akardı, halinden memnun; Komşu bir de kamış bitmişti, içinde suyun. Ne zaman bir rüzgâr çıksa, kamış eğilir; Çınar ise dik duruşu ile öğünür. Kamışı, kamış yaratmış mevla, ne yapsın; Artık sabır gerek, belalara dayansın. Her defasında, ne oldu, belin mi büküldü; Kamış kardeş, vahh! püsküllerin mi döküldü. Der; komşusuyla alay edermiş, mağrur çınar; Onca gücü, kuvvetiyle ona kim çatar. Derken, böyle aylar, yıllar geçip gidermiş; Her fırtınada çınar, kamışla alay edermiş. Zaman içinde, görülmemiş fırtınalar, Çıkmış; esmiş ki, ne kamış görmüş, ne çınar. Kamışın beli taa, dibinden bükülüyormuş; Eğildikçe kamış, suya gömülüyormuş. Çınar,haşur huşur sesler çıkarıyormuş; Bazı uç dallarını şehit veriyormuş. Dinmek bilmemiş fırtına, gittikçe artmış; Sonunda dayanamamış, upuzun yatmış. Kökünden sökülmüş, ömrü yarıyken bitmiş, Eğilmeyi bilmeyince, yıkılıp gitmiş. Zaman geçmiş, fırtına dinmiş, kamış kalkmış; Fırtına geçti komşu, hey, kalksana demiş. Kalkamam, köküm dibinden söküldü benim; Hem, dallarım kırıldı, belim büküldü benim. Meğer yeri gelince eğilmek, meziyetmiş; Eğilmemek, yok yere, nefsime eziyetmiş. Fırtına çıkınca, olma çınar gibi kibirli; Tevazu sahibi ol, gereğinde eğil. Sabırlı olursan geçer,felaket hali; Sık sık, de ki; hasminallah ve niğmel vekil. |
hocam mükemmelsiniz
tebrik ederim