Biçiyorum dayanma gücümün dalgalarınıBu akıntı;Petrol mü,kan mı? vicdan azabı mı yoksa tropikal suçlar yığınında delinmiş vulvaların? “İnat döllerine akıntı zamanlar işler cenin kıyımı gölgelerinde…” Yakıp kül ediyor bakire göklerin zarlarını; çileden çıkarıyor,tutuşturuyor parçalanmış umutları, “Gidip gelmelerde zaman çevrili döşeklerde…” Süzülüyor tükenmez bir kalemden yazgı sağanakları… Acının izbe kaldırımlarında… Çok sıfatlı bulaşıcı hastalıklara yakalanmış vulvalar; kaygısını doğuruyorlar ulaşılmayan orgazmın, Oyuk dileklerine kimsesiz… Sır tutmuyor pis kokulu özel giysiler, yemekli bir görüş alışverişidir onlarınki. Açlığa nefes bulutları indirir dayanılmaz şölen… * İşte. biçimsiz beceriler ve yorgun öfke, sarkıntılık ediyor egemen isteklere, konuşuyor zaman,biliciliğin çağrısına rağmen. Bu sülüklerle, bu kan çıbanı şirketlerle, soyumuz ayaklansın diye paydaş gemisinin dümen çevirdiği bu hastalıklı kişilerle. kurutuncaya kadar nehirlerimizin suyunu çeken bu orospu çocuklarıyla. Onların kanı olacak bu petrol, petroldür bu kan. Bu kokuşmuş, direnen akıntı. |