Nick ve Şamdan
Bir madenciyim ben. Mavi yanar ışık.
Balmumu sarkıtlar Damlar ve koyulaşır, yırtar Topraksı dölyatağı, Sızar kendi ölü bıkkınlığından. Siyah yarasa havalanıp Sarmalar beni, paçavra şallar, Soğuk cinayetler. Erikler gibi yapışır bana. Kalsiyum sarkıtlarının o eski Mağarası, eski yankılar. Semenderler bile beyaz, Şu mübarek adamlar. Ve o balıklar, o balıklar – İsa! Buz levhalarıdır onlar, Bıçakların bir ahlâksızlığı Bir çapulcu Din, içerek ilk komünyonunu Canlı ayak parmaklarımdan, Yutkunur ve kazanır yeniden irtifasını Şamdan, Canlanır sarıları. Ey canım, nasıl geldin buraya? Ey embriyo Anımsayarak, uykuda bile, Çapraz duruşunu senin. Çiçeklenir duru kan Sende, yakut rengi. Senin değil uyandığın Bu acı. Aşkım, aşkım Mağaramıza güller astım, Yumuşak örtülerle – Viktorya zamanının sonundan. Bırak yıldızlar Düşsün karanlık adreslerinin dikine, Bırak cıva Atomlar kötürümsü damlasın O korkunç kuyuya, Boşlukların kıskanarak yaslandığı Gerçeksin sen. O ahırdaki bebeksin sen. Sylvia Plath (1932-1963, ABD) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy |