Cadı Yakılışı
Pazar yerinde yığıyorlar kuru odunları.
Pespaye bir paltodur gölgelerin fundalığı. Otururum Kendimin balmumu resminde, bir bebeğin bedeni. Burada başlar hastalık: cadılar için hedef tahtasıyım. Ancak şeytan yiyerek dışarı atabilir şeytanı. Kırmızı yaprakların ayında tırmanırım ateşten bir yatağa. Suçu karanlığa yüklemek kolaydır: bir kapının ağzı, Mahzenin karnı. Üfleyip söndürdüler maytabımı. Siyah kanatlı bir kadın tutar beni bir papağan kafesinde. Amma da büyük gözleri var ölülerin! İçli dışlıyım saçlı bir ruhla. Bu boş kavanozun gagasından kıvrımlaşır duman. Eğer küçük isem, zarar veremem. Eğer kımıldamazsam, hiçbir şeyi deviremem. İşte böyle dedim, Otururken bir kazan kapağı altında, bir pirinç tanesi gibi atıl ve minnacık. Arttırıyorlar ocakların ısısını, halka halka. Nişastayla dolup taşıyoruz, benim küçük beyaz arkadaşlarım. Büyüyoruz. Önce acıtıyor. Öğretecek bize gerçeği o kırmızı diller. Böceklerin annesi, aç elini yeter ki: Mumların ağzı arasından uçacağım yanmayan bir kelebek misali. Geri ver bana biçimimi. Hazırım günleri tefsir etmeye Bir taşın gölgesinde tozla çiftleştiğim yerde. Bileklerim parıldar. Parlaklık tırmanır kalçalarıma. Yitip gitmişim, yitip gitmişim, bütün bu ışıkların harmanilerinde. (1959) Sylvia Plath (1932-1963, ABD) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy |