Mor uçurum...hiç bozkır gecelerim olmadı benim kağıt mendille sildiğim tren camları da sesini gök gürültüsü ile karşıladığım yeni kaldırımları ayakkabılarımla aştım hep gece yaşamı inen sularına basamadan şehrin surlarına takıldı lodosum bir yaylada misafir kaldım sadece ve erguvanlı nefesimle tutabilirdim oysa bulutu korktum / günah tohumlarımı avucuma ektim erkenden veremli babamın kuştüyü yastığı duvarla aramdaydı hep ve çocuktum hep en uslusundan o yüzden firari aklım aranmadı hiç kapılarda ya da saçlarım kavrulmadı buğday kokusu ile harman tozunu yutmadı ciğerim tuvale dokunan parmaklarım dışında yaşam sandığımın şifresi bilinemedi hiç ve ilk türkümü o gece öldüğünde dinledi evine dönen minik kızım şimdi huzurum yarından süzülen sadece bir damla gelincik yanağımda uyandırmaya kıyamadığım bir ikindi vakti... 1/11/07 |