DengelerTek yanlı ağır basar, terazinin kefesi, Bir tarafta haksızlık, diğer yanda adalet! Zenginlerin kesesi, fukaranın nefesi, Bir tarafta birikim, diğer yanda sefalet. Şişmanlar cürufunu, yoksul enkaza yıkmış, Bunu böyle yapmaktan, ne usanmış ne bıkmış, Emeğin karşılığı, emek olmaktan çıkmış, Bir tarafta işkembe, diğer yanda rezalet. Meşru ticaret bitik, gayrimeşru sömürü, Elmas diye sunuyor, katran gibi kömürü, Her muhannet belası, rendelerken ömürü, Bir tarafta haram var, diğer yanda “helal et” Her güçlü bir zayıfı, aldatarak boyalar, Yalanları vade-dip, tatlı dille oyalar, Sayısını çoğaltıp, çıkarını kovalar, Bir tarafta canlılık, diğer yanda hayalet. Sirkülâsyon tek yöne, dikine suyun arkı, Ters dönmeye başladı, hak ve hukukun çarkı, Allamenin işine, gelmiyor farkın farkı, Bir tarafta irfan var, diğer yanda cehalet. Kimseye baki değil, servet mal mülk zenginlik, Şu üç günlük dünyada, değer mi ki? Gerginlik, Yara açan heybetli, yaralıda enginlik, Bir tarafta soysuzluk, diğer yanda asalet. 03.06.2012…Mustafa Yaralı |
Bir başka sanki bu gidişin, bir daha hiç dönmeyecek gibisin.
Oysaki sevmezdin vedaları, vedaların merhaba gibi şendi.
Bu gidişin başka, gözlerin bir başka bakıyor gözlerime.
Neden içime derin bir keder çöktü?
Daha öncede birçok kez vedalaşmıştık.
Ben dönüşünü umutla beklerdim ve sen her seferinde dönerdin.
Anlam veremediğim bir hüzün var bugün gözlerinde.
Gözlerinde kümelenen bulutlar bir fırtına öncesindeki sessizlik ile kaynaşıyor
Ellerimi tutuşun başka, suskunluğunun ardında sakladığın acı dudaklarını titretiyor.
Söyle ne olur, bu gidişin dönüşe nişanlı değil mi?
Söz verdik ant içtik, ayrılık kelimesini dilimizden arındırdık.
Susma ne olur bir şeyler söyle, bu gidişim dönüşe mecbur de.
Uzun zaman alacak dönüşüm; ancak yine de döneceğim de.
Susman korkutuyor beni, sükutun kalbi mi üşütüyor.
Biliyorum gitmelisin, ama her zaman ki gibi de dönmelisin.
Biliyorum gitme diyemem ama mutlak dönmelisin derim.
Yiğidim, erim, ocağında tüterim, ne olur git ama dön yine bana.
Dön, dön ki dönüşsüz bir gidişine dayanamam.
Sensiz bahar kışa döner, sensiz ben, bende olmam.
Sensiz bir hayata katlanamam.
Sensiz olmaz yar, sensiz bahar hazandır cana.
Korkuyorum, sensiz kalmak ölmekten beter acı.
Sensiz, ben yaşayan ölü olurum.
Sensin benim baharım ve yazım, sensin alnımın yazısı kalbimin sevdası.
Ey yar: öyle sevdim ki seni, sensiz kanatsız bir kuş gibi çaresizim.
Her zaman döndün, şimdi neden başka olsun bu gidişin?
Yüreğim sende, ben sende, sevdam gözlerinde ve yüreğinde.
Dönüşünü beklediğim nice geceler rahlemde karşıladım güneşi.
Gözyaşlarım ve seccadem yarenlerim oldu.
Geceye sakladığım dualarım arşı alaya yol aldı.
Duam daim seninle ve cümle İslam yiğitleriyle olacak.
İsyanım yok, serzenişim yok ama sensiz kalmak dayanılır acı değil!
Kaderi ilahi mi çağırdı seni yar?
Gök ehli arkadaşların mı bekler seni yar?
Şehadete mi sevdalandın yar?
Anlıyorum ki ilahi bir müjde aldın.
Anladım ki uzak ufuklar seni çağırır, karşı koyamazsın bu çağırılışa.
Yiğitsin, aslan yüreklisin, vatan ve din uğruna mücahitsin.
Bilirim durmazsın, ahde vefana sadıksın.
Sadakatin, imanından ve onurundandır.
Ahlakın ve aşkın, inancınla harmandır.
Bu savaş ülkemizi viran etti, nice ocaklara ateş düşürdü.
Yandı tutuştu kalpler, er meydanında savruldu gül yiğitler.
Dönüşsüzse yolun o yoldan ve izinden bende gelirim.
Eğer ki şehitlikse rütben, o şerefin peşinden bende giderim.
Ve gittiğin yerde seni bulurum.
Bırak bende geleyim, şehadet nakşı olan kurşunlara siper olayım.
Yanında olmak ve HAK’KA bir olup yürümek dilerim.
Yok deme, ne olur yok deme…
Sen bakma bana yiğidim, sana doyamadım ondandır sitemim.
Senden öte bir hayalim olmadı olmayacak da.
Sözünde ki sadakate, hayatında ki imana vurgunum.
Bu kutsal yolda, duam ve ruhum seninle.
Kuşan silahını, mazluma ve dine düşman olana aman verme.
Kafkas dağları seni bekler, ümmetin aslanları yolunu gözler.
Yazılacak destan, yakılacak cenk ateşi var.
Masum yavruların alınacak öcü var.
Moskof ümmette mücahit kalmadı zannetmesin.
Heybetin kafire korku, mazluma umut versin.
Şimdi gözlerime bak aslan yiğidim.
Gözlerini saklama, son kez aşk damlalarını akıt bağrıma.
Sımsıkı sarıl ve ellerimi tut, bir daha ki vuslat cennete kalacak.
Al yazmayla vardım sana, ak kefenle çıkarım ocağından.
Son nefesime kadar senin kalacağım.
Gözüme göz elime el değmeyecek.
Düşman kapımıza dayanırsa; ancak cansız bedeni mi teslim alır.
Seni seviyorum yiğidim ve sonsuza kadar da seveceğim.
Gözlerimde çağlayan pınarlar sen diye akar.
Sevdiceğim, yiğidim, yeşil sancağın al eline.
Sar beni kalbine, yürüdüğün yollar dostun olsun.
Bileğin bükülmesin, sözün yere düşmesin.
Başın dik, gözlerin Ala doğan gibi keskin olsun.
Beni düşünme, ben her an seninle olacağım.
Bedenim yanında olmasa da yüreğim seninle olacak.
Sırat köprüsünde bekle beni yar…
Ben seni vatanca sevdim, ilahi olanın emaneti bildim.
Seni al yazman ile aldım, yüreğimde yaşattım.
Aşkınla doğdun, al yanaklarında hayat buldum.
Gülüm, bağında bülbül oldum.
Temiz aşkında, huzur buldum.
Ocağımı gül bağına, kış olan ikilimi mi bahara çevirdin.
İki cihanda ahdine vefa ettin.
Başımı dik, yüreğimi pak ettin.
Yüzümün akısın, kalbimi tutuşturan ateşsin.
Ruhumda uçuşan aşkın kanatlarısın.
Sevdan sevdamdır, kalbin kalbimdir.
Seni nedensiz sevmediğimi bir kez daha kanıtladın.
Metanetin ve bir mücahit kararlılığında ki sözlerin gururlandırdı yüreğimi.
Vuslatımız kısa sürdü, hicranımız bir ömür sürecek.
Kader bizi ayırsa da, bir ömre bu aşk sığmasa da, sonsuzda da helalimsin.
Gözlerimden seni akıtamasam da, yüreğimde kaynayan volkansın.
Gözlerime, ruhuma ve kalbime çakılan mıhsın.
Sana olan aşkım, Kafkas dağlarından süzülen pınarlar kadar berrak.
Bizim sevdamız, yüksek Kafkas dağları kadar dik ve onurlu.
Kafkasların sert rüzgarları türkümüzü söyleyecek.
Kan çiçekleri açsa da bağrımda, yüreğimden sökülmeyecek aşkın.
Dağlara ayaz vursa da; ayaz bedeni mi kuşatsa da, kalbim senin aşkınla ısınacak.
Bu gün gidişim ebedi beraberliğe ilk adımdır.
Bu gidiş dönüşe nişanlı değil.
Bu gidiş, moskofun kalbine yeşil hançeri saplayacak bir gidiş.
Masumların akan kanının hesabının sorulacağı bir gidiş.
Kaderim, Kafkas dağlarının burçlarına asılı cihat sancağı.
Umudum, şehitlik yoluna bende olmak.
Biz dağlıyız yar, biz, ak güllerin bağında kefensiz yatanız.
Sert iklimin çocuklarıyız, Şeyh Şamil’in nesliyiz.
Yüz yıllar Moskof’a boyun eğmedik.
Azal sakta bitmedik, yaralandıysak ta öldüysekte tükenmedik.
Son yiğit toprağa düşmeden bu savaştan geri duracak değiliz.
Kanımız, Kafkas toprağıyla yoğruldu.
Atalarımızın dinine, izzet ve şerefine sahibiz.
Yolumuz kutsaldır, sonu düşünmek ise zillettir.
Gün Allah yolunda cihat günüdür.
Gün izzet ve şeref günüdür.
Senden razıyım gül yüzlü gülüm.
Benim benden olan şeref ve izzet sahibi gülüm,
Gözlerindeki pınarlar ve kalbindeki tufan durulsun.
Dünya geçici Allah baki, sevdamız kutsandı bu kutlu yolda.
Dönüşü olmayan bu yolda, dönüşünü bekleyeceğim son durak olan sıratta.
Vedaları sevmem bilirsin yar, benim vedam merhaba’ ya yeminlidir.
Seni eminlerin en eminine emanet ediyorum.
Elveda demiyorum; çünkü bedenlerin ayrılığında elveda olmaz.
Ruhum ve kalbim sendeyken dilime elveda haramdır.
Son buseyi nurlu alnına kondurarak gidiyorum.
Ve o kutlu günde seni şehitler fırkası arasında özlemle bekliyor olacağım.