AFİLLİ ÖLÜMiçim çimden çıkmak istiyor şimdi. Atlar talan ediyor, kaç hipodroma taş çıkartır piste beş çeken kalbim. sabrını bir öğünde bitirmiş duygularım. Bu gün sabır taşımın parçalarını denize sektirmeye gideceğim her hal. Hepsini sektirip atacağım, şıp, şıp,şıp. yarım kalan ne varsa, aşk, meşk, füşk, müşk ve dahi ev yada arsa. Her birinin köküne kibrit suyu dökeceğim. İyide suyu nerden bulacağım ? Dört yanım deniz, susuzum. Zakkumun gölgesinde bir döşeklik yerdeyim. Önümde baklava dilimli teller. Dokunursam patlatacak beni bilmem kaç voltluk gerilim. Esirim, esaretimin anahtarı sende. yatak, döşek, büzüşmüş soluk çarşaflar içinde içim. Çitişik uzun saçların arasındaki düğümüm. Dermanım sende, dert gibi görmediğim halde. Göz yaşlarının ıslatamadığı yerdeki gülücüğümsün en çocuğundan. Aşksın, gurbetin en kızıla bulandığı yerde. Ve aynı aşkın en mavisisin, denizin yeşile çaldığı yerde. bir daha ay ışığında çıkarsam sokağa, En sümsük gibi olayım. Bir daha aya sorarsam seni, şavkında ararsam sazın üstünde. pusulamı senden çevirirsem, uykularıma saçalarından sürüyerek sokmazsam eğer. Çemkirsinler mahallemdeki tüm kadınlar. Ve onlara ortak olsun adam kılığından çıkıpta kendini adamdan sayanlar. Görmedim yok. Unuttum yok. Af dilemek yok. Özür, kusur, bir şans daha yok. Sen gidersen ben ölürüm. Git dersen ölürüm. Dokunsam ruhum, süzülür gözlerimden. Dokunmasam bakarken eririm. mum kendini eritirken, ışıktan görünmüyor ip. Ben lutfunun el verdiği, aşk ile yanan mumum. Yandıkça damlıyorum bir ipin üzerine. Her bitiş, bir başlangıcın satır başı. Ve her son beni ilk yakışındaki kıvılcımı veren çakmak taşı. Gidersen, gitme derim. Git dersen, gidemem Ama ölebilirim, en afillisinden. |
AŞK neye yarar...
çokkça şiir
şiir_in
esen kal